KEVSER
HAVZI'NIN, MİZAN'IN
VE SIRAT KÖPRÜSÜ'NÜN EVSAFI
Ebu zerr radıyallahu
anh anlatıyor: "Ey Allah'ın Resûlü dedim, Kevser havzının
kapları nedir?" Şu cevabı lütfettiler:
"Nefsimi
kudret elinde tutan Zât-ı Zülcelâl'e yemin olsun, onun kapları açık
ve karanlık bir gecede gökteki yıldızlardan daha çoktur.
Cennetin kaplarından kim içerse artık ömrünün sonuna kadar hiç
susamaz. Havzın cennetten çıkan iki oluğu gürül gürül akar.
Genişliği uzunluğuna denktir. Bu da Ammân'dan Eyle'ye olan
mesafe kadardır. Suyu sütten daha beyaz, baldan daha tatlıdır."
Müslim, Fezail 36,
(2300); Tirmizi, Kıyamet 16, (2447).
Semüre
İbnu Cündeb radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah
aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Her
peygamberin bir havzı vardır. Ümmeti oraya su almaya gelir.
Peygamberlerin her biri, hangisinnin suya geleni çok diye övünürler. Su
almaya gelen ümmeti en çok olan peygamberin ben olacağımı ümid
ediyorum."
Tirmizi, Kıyamet
15, (2445).
Hz. Enes radıyallahu
anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'a "Kevser
nedir?" diye sorulmuştu.
"Cennette bir
nehirdir. Allah onu bana verdi. O, sütten daha beyaz, baldan daha tatlıdır.
Onda (nehirde) bir kuş vardır, boynu deve boynuna benzer!"
buyurdular. Hz. Ömer atılarak: "Öyleyse o müreffehtir!" dedi.
Aleyhissalatu vesselam da:
"Onu yiyen,
ondan da müreffehtir!" buyurdular."
Tirmizi, Kıyamet
15, (2445).
Hz. Cündüb
radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm
buyurdular ki: "Ben havza ilk geleniniz olacağım!"
Buhari, Rikak 53; Müslim,
Fezail 25, (2289).
İbnu
Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu
vesselâm buyurdular ki:
"Ben Havzın
başına sizden önce geleceğim. Bana sizden bazı kimseler yükseltilip
(gösterilecek). O kadar ki, eğilsem onları tutarım. Ama hemen
geri çekilecekler.
"Ey Rabbim!
Bunlar benim ashabım!" derim. Ama bana:
"Senden sonra
bunların ne bid'alar yaptıklarını sen bilmezsin!"
denilir. Ben de:
"Dini benden
sonra değiştirenler rahmetten uzak olsun, rahmetten uzak olsun!"
derim."
Buhari, Rikak 53,
Fiten 1; Müslim, Fezail 32, (2297).
Müslim'in
diğer bir rivayetinde Ebu Hureyre'den şöyle rivayet edilmiştir:
"Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Ümmetim
Havz'ın başında yanıma gelecek. Ben, tıpkı
devesinden başkasının devesini kovan bir kimse gibi, havzımdan
(bazı) insanları kovarım!" Yanımdakiler:
"Ey Allah'ın
Resûlü! Bizi tanıyacak mısınız?" dediler.
"Evet buyurdu.
Sizin, başkasından olmayan bir alâmetiniz olacak. Sizler yanıma
alın ve abdest uzuvlarında, abdestin eseri olan bir nurla geleceksiniz.
Ancak sizden bir grup benden engellenecek, onlar bana ulaşamayacaklar. Ben:
"Ey Rabbim onlar benim Ashabım, onlar benim Ashabım!" diyeceğim.
Ama bir melek bana cevap verip:
"Senden sonra
onlar ne bid'alar ortaya çıkardılar biliyor musun?" diyecek."
Müslim, Taharet
37, (247).
Bir diğer
rivayette şöyle buyrulmuştur: "Havuzum Eyle ile Aden arasındaki
mesafeden daha geniştir. Onun rengi kardan daha beyaz, baldan daha tatlıdır.
Onun maşrabaları yıldızlardan daha çoktur."
Yezid İbnu
Erkâm radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu
vesselâm buyurdular ki:
"Siz (ashabım),
Havzın başında yanıma gelenlerin yüzbin cüzünden sadece
bir cüzünü teşkil edeceksiniz!" Yezid'e: O gün siz ne kadardınız?"
diye soruldu da. "Yediyüz veya sekizyüz kadardık!" diye cevap
verdi."
Ebu Davud, Sünnet
26, (4746).
Hz. Enes radıyallahu
anh anlatıyor: "(Bir gün), ey Allah'ın Resûlü! Kıyamet günü
bana şefaat edin!" dedim.
"İnşallah
yapacağım!" buyurdular. Ben tekrar:
"Sizi nerede
arayıp bulayım?" dedim.
"Beni ilk aradığın
zaman Sırat üzerinde ara!" buyurdular.
"Size (orada)
rastlayamazsam?" dedim.
"Mizan'ın
yanında beni ara!" buyurdular.
"Orada da size
rastlayamazsam?" dedim.
"Öyleyse beni
Havz'ın yanında ara! Zira ben üç mevkinin dışına çıkmam!"
buyurdular."
Tirmizi, Kıyamet
10, (2435).
Hz. Aişe
radıyallahu anha anlatıyor: "Ateşi hatırlayıp ağladım,
Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm:
"Niye ağlıyorsun?"
diye sordu.
"Cehennemi hatırladım
da onun için ağladım! Siz, Kıyamet günü, ailenizi hatırlayacak
mısınız?" dedim.
"Üç yerde
kimse kimseyi hatırlamaz: Mizan yanında; tartısı ağır
mı geldi hafif mi öğreninceye kadar; Sahifelerin uçuştuğu
zaman; kendi defteri nereye düşecek, öğreninceye kadar: Sağına
mı soluna mı; yoksa arkasına mı? Sırat'ın yanında;
cehennemin iki yakası ortasına kurulunca; bunu geçinceye kadar."
Ebu Davud, Sünen
28, (4755).
Ebu Sa'î'di'I-Hudri
radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm
buyurdular ki: "Benim bir havuzum var. Genişliği Ka'be'den
Beytu'l-Makdis'e kadar uzanır. Suyu süt misali bembeyaz. Yıldızlar
adedince susakları var. Şurası muhakkak ki, Kıyamet günü
ben, peygamberler arasında ümmeti sayıca en çok olan kimseyim."