Son on yıl içinde başta gelişmiş ülkeler olmak üzere tüm
dünyada ilk gebeliğini ileri yaşlarda yaşayan anne adaylarının sayısında
önemli artışlar gözlenmektedir.
Kadınların
eğitimlerini daha ileri aşamalara kadar götürmeleri ve iş yaşamında
erkeklerle aynı alanlarda çalışmaları, etkin doğum kontrol yöntemlerinin
geliştirilmesi, yasal tahliyenin serbest bırakılması ve infertilite
(kısırlık) tedavi yöntemlerinin ilerlemiş olması bu duruma önemli
katkılarda bulunmaktadır.
Amerika'dan
alınan bir istatistik bilgisine göre 1982'de tüm doğumlar arasında 35 yaş
üzerinde doğum oranı %5 iken, 2000 yılında bu oranın %9 olacağı
öngörülmektedir. Aynı bilgilerde 1970 yılında 35 yaşında kadınların %9'unun
çocuğu yokken, 1989da bu oran %20 bulunmuştur.
İlk gebelik
yaşını geciktiren kadınların çoğu ileri eğitimliler arasında yeralan ve
kariyerlerini devam ettiren, eşiyle birlikte ailenin geçimine katkıda
bulunan kadınlardır.
Bu haliyle
önceleri "tuhaf" kabul edilen bu durum artık çağımızın bir
gerçeği haline gelmiştir.
Tıbbi
açıdan ileri anne yaşı:
Tıpta "İleri Anne Yaşı"
terimi, 35 yaş ve sonrasında gebelik yaşayan anne adaylarını tarif etmek
için kullanılmaktadır. Anne adayının ilk ya da sonraki gebelikleri olup
olmadığı tanım içinde yer almaz.
Yaş sınırı olarak özellikle 35 yaşın
seçilmesi tıbben herhangi bir sınır temsil ettiği için değildir. Yaklaşık
30 yıl önce FIGO adı verilen uluslararası kadın hastalıkları ve doğum
uzmanları birliğinin "keyfi" sayılabilecek bir şekilde verdiği
bir karardır. Ancak tıp uygulamalarının standardize edilmesi ve tedavi
protokolleri oluşturulabilmesi açısından bir yaş sınırı oluşturulması bir
gerekliliktir ve seçilen sınır konunun uzmanı çoğu doktor tarafından
benimsenmiş durumdadır.
Hatırda tutulması gereken nokta, 35
yaş sınırını geçtikten sonra anne adayı ve bebek açısından istenmeyen
durumların artışında aniden keskin bir yükselme olmadığıdır. Aksine anne
yaşı ilerledikçe genellikle lineer (doğrusal) bir risk artışı söz
konusudur.
İleri Anne Yaşı'nın
beraberinde getirdikleri:
Anne
adayını ilgilendiren durumlar:
Yaş
ilerledikçe insanlarda diabet ya da hipertansiyon gibi hastalıkların ortaya
çıkma olasılığının arttığı bilinen bir tıbbi gerçektir.
Anne adayının ileri yaşlarda bir
gebelik yaşaması durumunda kendisiyle ilgili risk artışı yaşın sayısal
özelliğiyle değil, gebeliğe başladığı anda kendisinde kronik hastalıkların
varlığı ya da yokluğu ile çok daha yakın ilişkidedir. Bebekte kromozomal
anomali (Down sendromu gibi) ortaya çıkma olasılığı ise yaşla direkt ilişki
göstermektedir.
Bu yüzden
anne adayını ileri yaşlarda daha büyük tehlikelerin beklediğini söylemek
genel anlamda mümkün olup, her birey için aynı risk artışının söz konusu
olduğunu söylemek mümkün değildir.
Kronik
hastalığın vücuda verdiği zarar, hastalığın vücutta varolduğu süreyle
direkt olarak ilişkilidir. Bu yüzden kronik hastalığı olan kişinin gebe
kalma yaşı geciktikçe gebelik esnasında istenmeyen durumların ortaya çıkma
olasılığı da artar. Bu duruma en güzel örnek Tip II diabettir. Özellikle 40
yaşından sonra daha sık ortaya çıkan bu hastalıkta hastalık süresi uzadıkça
kontrolsüz şeker yükselmesinin damarlara verdiği hasar da artmaktadır.
İleri
anne yaşı olanlarda sıklıkla görülen hastalıklar:
Hipertansiyon:
35 yaşın
üzerinde gebeliklerde kronik hipertansiyon erken yaştaki gebeliklere göre
2-4 kat daha sık gözlenir ve yaklaşık görülme oranı %10'dur.
Gebeliğin
son dönemlerinde ileri yaş gebelerde gözlenen gestasyonel (gebeliğe bağlı)
hipertansiyon genellikle kronik hipertansiyon bulgusu olarak
değerlendirilir. Preeklampsi gelişmediği sürece gebeliğin sonlarındaki bu
tansiyon yüksekliğinin anne adayı ve bebek için çok büyük bir risk
oluşturması beklenmez. Ancak gebeliğin bitiminde tansiyon yüksekliğinin
kaybolup kaybolmadığı mutlaka tetkik edilmelidir.
Özellikle
uzun süreden beri varolan ve damarsal hasara yolaçmış kronik hipertansiyon
hem anne adayı hem de bebek için tehlike oluşturabilir. Esas tehlike kronik
hipertansiyonlu anne adaylarında ortaya çıkması muhtemel süperempoze
(kronik hipertansiyon zemininde gelişmiş) preeklampsidir.
İleri
yaşlarda gebe kalan anne adaylarında kronik hipertansiyon yoksa,
preeklampsi gelişme olasılığı daha erken yaşta gebe kalanlarla aynıdır.
Yani hipertansiyonu olmayan bir anne adayında yaş, gebeliğin kendisine
bağlı preeklampsi riskini artırmaz.
Diabet
(şeker hastalığı):
Yaşla
beraber Tip II diabet sıklığı artar. Buna bağlı olarak ileri yaşlardaki
gebeliklerde Tip II diabet ve hastalığa bağlı istenmeyen durumların görülme
sıklığında genç yaş gebelere göre 2-3 kat artış gözlenir.
Gestasyonel
diabet de (gebelik esnasında ortaya çıkan diabet) ileri yaşlardaki
gebeliklerde yaşla doğru orantılı olarak artan sıklıkta gözlenir.
Uzun
süreden beri varolan ve kontrolsüz seyreden diabet anne adayı ve özellikle
de bebek için tehlike oluşturabilir.
Diğer
hastalıklar:
Yaşla
beraber kalp-damar hastalıkları, nörolojik hastalıklar, böbrek, karaciğer,
akciğer ve bağdokusu hastalıkları ve kanserlerin sıklığında artış gözlenir.
İleri yaşlardaki gebeliklerde bu hastalıkların varlığı gebeliğin seyrini
olumsuz yönde etkileyebilir.
Derin ven
trombozu, akciğer ödemi gibi anne hayatını tehdit eden durumlar özellikle
kronik hastalığı bulunan ileri yaştaki anne adaylarında daha sık gözlenir.
İleri
yaşlardaki anne adaylarında gebelik ve doğumla ilgili istenmeyen durumlar:
Düşük:
Oluşan
gebeliğin düşükle sonuçlanma riski yaşla birlikte doğrusal bir artış
gösterir. 35 yaş üstü gebelerde daha genç olanlara göre yaklaşık 4 kat
artmış bir düşük riski söz konusudur. Bunun en önemli nedeni gebelik
ürününde kromozomal anomali olma olasılığının yaşla birlikte artmasıdır.
Kromozomal anomaliler ise düşüklerin en önemli nedenleri arasında yer
almaktadır.
Dış
gebelik:
İleri
yaşlarda dış gebelik ortaya çıkma riski daha erken yaştaki gebeliklere göre
2-3 kat daha yüksektir. Bu durum yaşın kendisine bağlı olarak tüp
hareketliliğindeki bir yavaşlamadan kaynaklanabilir. Önceden geçirilmiş çok
sayıda pelvik enfeksiyonun tüplerde bıraktığı hasar da önemli bir etken
olabilir.
Bebekte
anomali ortaya çıkması:
İleri anne
yaşı bebekte kromozomal anomali ortaya çıkma riskini artırır. Down sendromu
gibi yaşla direkt ilişkili olan anomaliler özellikle 30 yaşından sonra
doğrusal değil eksponansiyel (yani yaş artışından daha çok artış gösteren)
artış gösterirler. Yapısal anomalilerin (bebeğin vücut şeklini ya da
organlarını ilgilendiren anomaliler) ortaya çıkma riski ise tüm yaş
gruplarında muhtemelen aynıdır.
Erken
doğum:
İleri
yaşlardaki gebeliklerde erken doğum daha sık gözlenmektedir. Yaş hem
kendiliğinden ortaya çıkan erken doğum eylemi ve erken doğum için bir risk
faktörü, hem de anne hayatını tehdit eden durumların varlığı nedeniyle
yapılan indüksiyon (doğum eyleminin doktor tarafından başlatılması) için
önemli bir risk faktörüdür. Bu yüzden erken doğum ileri yaşlardaki
gebeliklerde 4 kat daha sık gözlenir.
İntrauterin
Gelişme Geriliği (İUGG):
İleri
yaşlardaki gebeliklerde intrauterin gelişme geriliği (İUGG) ortaya çıkma
riski 2-3 kat daha yüksektir. Özellikle hipertansiyon ve/ veya diabeti olan
anne adaylarında İUGG gelişme riski yükselir.
Gebelikte
kanama:
İleri
yaştaki gebeliklerde placenta previa ve ablatio placenta'ya bağlı
özelllikle gebeliğin geç dönemlerinde kanama ortaya çıkma riski artmıştır.
Bu iki
durumun da yanlızca yaş faktörü ile ilgili olarak artmadığı
düşünülmektedir. Zira ablatio placenta genellikle hipertansiyonu olan
gebelerde gözlenen bir durumdur ve kronik hipertansiyon sıklığı ileri yaş
gebeliklerde daha yüksektir. Bu nedenle gebelikte 200'de bir sıklıkla
gözlenen ablatio özellikle 40 yaş üstü gebelerde %3 oranında
gözlenmektedir.
Placenta
previa da gebelik ve doğum sayısı ile direkt ilişkili bir durum olduğundan
muhtemelen yaş faktöründen bağımsız olarak özellikle çok sayıda gebelik
yaşamış ileri yaş anne adaylarında daha sık gözlenmektedir.
Fetus
ve yenidoğanla ilgili problemler:
İUGG,
preeklampsi ve anne adayında diabet gibi durumlar uteroplasental yetmezlik
ve buna bağlı olarak fetal distresten fetal ve yenidoğan asfiksisine kadar
uzanan bir spektrumda nörolojik sekellerden bebeğin ölümüne kadar gidebilen
durumların oluşmasına neden olabilir.
Erken doğum
ve İUGG yenidoğan döneminde bebeğe yoğun bakım tedavisi gerektiren ve ağır
durumlarda bebeğin ölmesiyle sonuçlanan en önemli iki durumdur.
Doğumla
ilgili problemler:
Özellikle
ilk gebeliğini yaşayan ileri yaşlı anne adaylarında doğum eyleminin tüm
evreleri daha uzun sürer. İri bebek taşıyan bir anne adayının bebeğinde
doğum esnasında omuz takılması ortaya çıkabilir.
Yukarıda
sayılan tüm nedenler anne hayatı ya da bebek hayatının tehlikede olması
nedeniyle ileri yaşlardaki gebeliklerde sezeryan ile doğum oranının
yaklaşık iki kat artmasına neden olurlar.
Gebelik
esnasında hastanede yatma gerekliliği:
İleri
yaşlardaki gebeliklerde hem hipertansiyon ya da diabet gibi önceden varolan
hastalıkların tetkik ve tedavisi için, hem de gebelikte istenmeyen
durumların ortaya çıkma olasılığı (kanama ya da erken doğum tehdidi gibi)
artmış olduğu için diğer gebeliklere göre antenatal dönemde (doğumdan önce)
hastaneye yatırılma gerekliliği 2-3 kat daha yüksektir.
Anne
ve bebek ölümleri:
Gebelik,
doğum ya da lohusalıkta anne ölümü günümüzde giderek azalmaktadır. Önceleri
"kara talih" olarak değerlendirilen ölüm olguları tıp bilimi ve
tıp teknolojisinin gelişmesiyle her geçen gün azalmaktadır.
Gebeliğe
bağlı ölüm olguları ne kadar azalsa ve sıfıra yaklaşsa da muhtemelen
uygarlığın hiç bir aşamasında sıfır olmayacaktır. İleri yaşlardaki
gebeliklerde gebeliğe bağlı ya da annenin gebeliğe taşıdığı hastalıkların
kötü seyir göstermesi neticesinde anne adayının doğum eyleminde ya da
lohusalıkta ölme olasılığı genç yaş gebeliklere göre dört kat yüksektir.
Böylece ileri yaştaki 10.000 gebelikten altısında çeşitli nedenlere bağlı
olarak ölümler meydana gelmektedir.
Bilim ve
teknolojinin ilerlemesine bağlı olarak anne ölümlerinde ortaya çıkan azalma
tüm gebelik yaşı gruplarına eşit olarak yansıdığından ileri yaş ile genç
yaş anne ölümleri arasındaki dört katlık risk fazlalığı sabit
seyretmektedir.
İleri yaş
anne adaylarının bebeklerinin herhangi bir nedene bağlı olarak ölme riski
ise genç anne adaylarından yanlızca 1.5 kat daha yüksektir. Aradaki farkın
bu kadar az olmasının nedeni geçmiş yıllarda yenidoğan yoğunbakım
ünitelerinin teknolojik ve bilimsel imkanlarının patlama yaparcasına
gelişmiş olmasıdır.
Buna karşın
35 yaş üzeri annelerin bebekelerinin yenidoğan (doğumdan sonraki ilk 30
gün) ve sütçocukluğu (doğumdan sonraki ilk yıl) döneminde ölme riski bariz
bir şekilde artar. Bu durumun sayısal oranı ve nedenleri tam olarak
bilinmemektedir.
İleri
anne yaşının ekonomik yönü:
İleri anne
yaşı olan bir gebeye, gebeliğe taşıdığı hiçbir hastalığı olmasa bile genç
yaş gebeliklere göre daha fazla sayıda antenatal kontrol muayenesi ve daha
çok tetkik yapılır.
Gebeliğin
seyri esnasında istenmeyen durumların oluşması, doğumun sezeryanla
gerçekleşmesi ve daha da ileri durumlarda doğan bebeğe erken doğum ya da
başka nedenlerle uzun süre yoğun bakım şartlarında bakım gerekmesi tetkik
ve tedavi maliyetini belirgin bir şekilde artırır.
Özetle
ileri yaşta gebeliğin maliyeti erken yaştaki gebeliğe göre daha yüksektir.
|