Gençlik… Hayatın en enerjik, en coşkulu ama bir o kadar da kırılgan dönemi. Hayallerin dev gibi yükseldiği, kaygıların gölgesinin düştüğü, ruhun hem coştuğu hem sıkıştığı zaman dilimi. Bugünün gençliği, tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar büyük bir bilgi, dikkat ve duygu bombardımanı altında. Sosyal medya, sürekli karşılaştırma ve beğeni ihtiyacı, popülerlik baskısı, başarı ve görünürlük kaygısı, ekonomik belirsizlikler, sınavlar, rekabet ve anlık tatmin çağrıları… Tüm bunlar genç kalbin nefes almasını zorlaştırıyor. Kur’an-ı Kerim, dünyayı gençler için uyarıcı bir perspektifle tanımlamaktadır:
“Dünya hayatı aldatıcı bir geçimden ibarettir.” (Âl-i İmrân, 185)
Bugün, bu uyarı hiç olmadığı kadar geçerli.
Modern dünyanın gençlere sunduğu tehlikeler ise çok çeşitlidir. Sosyal medya, gençleri sürekli bir yarışın içine sokar. Başkalarının hayatlarını görüp kendini eksik hisseden gençler, mutluluğu dışsal faktörlerde arar. Suni mutluluklar, anlık beğeniler ve sahte başarılar, kalbin derin susuzluğunu asla gideremez hale gelir. Dijital dünya, genç ruhu hem hırçınlaştırır hem de yalnızlaştırır. Bunun yanı sıra, hızlı tüketim kültürü, şiddet içerikleri, güvenli olmayan çevrimiçi arkadaşlıklar ve bilgi kirliliği, gençlerin zihinlerini yorar ve değerleriyle olan bağlarını zayıflatır.
Mutluluk, bu koşullar altında daha da zor bulunur gibi görünmektedir. Gençler çoğu zaman şunu düşünür: “Daha fazlasına sahip olursam, daha iyi görünürsem, daha başarılı olursam mutlu olurum.” Oysa Kur’ân, bu yanılgıyı düzeltir:
“Kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur.” (Ra’d, 28)
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de gençliğe öğüt verir:
“Gerçek zenginlik mal çokluğu değil, gönül tokluğudur.” (Buhari, Rikak 1; Müslim, Zekat 103)
Gençlikte kazanılan bu gönül tokluğu, hayatın karmaşasında adeta sığınacak bir liman sağlar. İslam, gençliği sadece bir sorumluluk dönemi olarak görmez; onu geleceğin mimarı olarak da değerlendirir. Peygamber Efendimiz, Rabbine ibadetle büyüyen genci över:
“Allah’ın gölgesinden başka gölgenin olmadığı gün, Arş’ın gölgesinde gölgeleneceklerden biri de Rabbine ibadetle büyüyen gençtir.” (Tirmizi, Birr 64; İbn Mace, Mukaddime 22)
Bugünün gençliği, enerji ve dikkatini doğru yönlendirdiğinde hem kendisine hem de çevresine huzur ve ferahlık taşır.
Ancak gençlikteki hızlı tempoya ve modern dünyanın cazibesine kapılmak kolaydır. Genç, hızla sever, hızlı kırılır, hızlı umutlanır ve hızla yorulur. İmam Gazali’nin dediği gibi:
“Kalp, iki şeyle canlanır: zikir ve tefekkür.” (İhya-u Ulumiddin, I, 108)
Mekân değişikliği gençliği ferahlatabilir; farklı bir şehir, yeni bir okul, kısa bir yolculuk zihni tazeler. Ama gerçek ferahlık, mekânla değil, kalbin yönelişiyle gelir. Kur’an-ı Kerim bu gerçeği şöyle ifade eder:
“Kim Allah’a yönelirse, O da onun işine kolaylık verir.” (Talâk, 4)
Günümüz gençliği için bir diğer kritik tehlike de arkadaş çevresidir. Peygamber Efendimiz,
“Kişi dostunun dini üzeredir.” (Tirmizi, Birr 23)
Yanlış çevre gençliği daraltır, doğru çevre ise genişletir. Sosyal medyada kurulan sahte dostluklar, yüzeysel ilişkiler ve kötü niyetli arkadaşlıklar genç kalbi yorar. Gençlikte niyet, yöneliş ve doğru çevre bir araya geldiğinde, dünya meşguliyetleri yük olmaktan çıkar, fırsata dönüşür.
Mutluluk, İslam perspektifinde bir sonuç değil, bir süreçtir. Genç bir insan çalışırken, mücadele ederken, hedefler koyarken veya hayallerinin peşinde koşarken bile huzur bulabilir. Çünkü mutluluk, dış koşullardan değil, içsel denge ve imanla sağlanır. Dünya geçici, gençlik hızlı, mutluluk kırılgan; ama Allah’a yaslanan bir kalp, her zaman güvenli bir limandır.
Sonuç olarak, gençlik hem modern dünyanın tehlikelerine hem de içsel arayışlara en açık dönemdir. Genç bir kalp, doğru yöneldiğinde gerçek huzuru ve mutluluğu yakalar. Tebdil-i mekân geçici ferahlık verir; kalbi Allah’a yöneltmek ise gençliğin hakiki mutluluğunu sağlar. İşte bu yöneliş, gençlerin hem kendi iç dünyalarında hem de çevrelerinde ışık ve ferahlık yaymalarına vesile olur. Günümüzün yoğun, dikkat dağıtıcı ve bazen tehlikeli dünyasında, gençliğin gerçek gücü, iman ve doğru yönelişle hayat bulur. Dünya ne kadar karmaşık olursa olsun, ruh her zaman genişler ve kalp her zaman ferahlık bulur. Gençlik, doğru rehberlik ve iman ile buluştuğunda, mutluluk artık dışarıda değil, kalbin derinliklerinde, Allah’a yaslanan bir yönelişin içinde saklıdır.
