Site icon İslam & İslamiyet – Kevser.Org

Seven Sevdiğini Allah’a Ismarlasın

“Neyleyim fasl-ı bahârı onsuz çoraktır alem,
Gönlüm gülle çiçeklendi, başka râyiha istemem”

Sevileni Allah’a (c.c) ısmarlamak, ‘Allah’a emanet etmek’, demek belki bir vedânın belki de vuslatın en güzel söyleniş biçimiydi. “Vedalaşırken, seni emanetleri kaybolmayan Allah’a emanet ediyorum deyin.” diye nakleder Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) hadisini İbni Mace. Geride kalanlar, gidenleri Allah’a ısmarlardı ya hani seven de sevdiğine kavuşsun diye, Allah’a ısmarladım ben de âşkı.

Yûsuf Peygamber (a.s.) ve Züleyhâ kıssasını bilmeyen yoktur. Züleyhâ, Hz. Yûsuf’a olan âşkıyla deli divane olmuş, yetmiş deve yükü mücevherini, malını, mülkünü sevdası uğrunda dağıtmıştır. Ölçüp biçmeden, tartmadan eline ne geçtiyse servetini harcayan Züleyhâ, Hz. Yûsuf (asm)’a kavuştuğunda ise, artık gözü onu görmez olur. Çünkü asıl Âşk’ına, Mâşuk’una, Sevgili’ye, Yaratıcı’ya olan âşkı, Hakk’ın kendisinden gayrı olan her şeyin tesirini Züleyhâ’dan kaldırmıştı. Yûsuf peygamberin âşkıyla, gençliği ve güzelliği tükenen Züleyhâ asıl güzelliği, huzuru, içten samimiyeti, merhamet ve sevgiyi Allah (c.c) ile bulmuş, mânâ ikliminde O’nunla haşrolmuş, imân zevkini tatmıştı. Allah (c.c), tam bir ihlâs ve takva ile kendisine meyleden Züleyhâ’ya gençliğini yeniden bağışlamış, ona peygamber eşi olmak gibi uğurlu bir vazifeyi layık görmüştü. Ne zaman ki, bu kıssayı okusam, âşkı, zihnimde tekrar tekrar sorgularım; âşk bir sabırdı, tevâzu ile kendinden geçmek, benliği yok etmek, sevgiliyle hemhâl olabilmekti. O’nun cismini yerde gökte, mahlukâtta aramak, ismini dilden düşürmemekti. Âşk, sevileni Sevgili’ye emanet etmek; sevgiliyi, Allah’a (c.c) ısmarlamaktı.

Kainat âşk üzere yaratılmıştı ya, âşk ile sabahlar, nura gark olur; bülbüller, şevk ile ötüşür, çiçekler filizlenir; Ay, dolunaya çalardı. “Her kim aşk ile yanıp tutuşmamışsa o, uçamayan kanatsız bir kuş gibidir.” der Hz. Mevlânâ Muhammed Celâleddin-i Rumî. Âşk bir ilimdi. Bu dünya mektebinde âşk için, âşk adına, Allah’ın (c.c) huzurunda âşk ile ders almak ve sınavı geçmek gerekirdi. Peki Züleyhâ gibi Âşk için sınavı geçebilir miydik?

Yunus Emre’nin de dediği gibi:

“Âşk ile yola çıkmak ise niyetin, belâ ile imtihan edilirsin.”

Gönül ister ki, bir de âşıklık hâllerinden de vuralım. Âşık odur ki, insanlardan uzak durur, zamanını mâşuk/sevgili ile geçirmek ister, devamlı vecd/düşünce hâli üzeredir; az konuşur, az uyur, az yer. Dili, gönlü, sevgilinin ismi ile meşguldür; bakar fakat görmez, duyar fakat işitmez. Taşlansa fark etmez, kovulsa direnmez, ağır söz işitse tartışmaya girmez. Ürkmez, korkmaz, tedirgin olmaz. Daimâ yalnızdır, bu yalnızlığında sevgiliye (Allah’a) nazar eder, onu anar, ona yalvarır, onun (huzurundan) eşiğinden ayrılmak istemez.

Dileğim bir dua ile vuslata ersin,
Allah aşkıyla gönlün şenlensin.
Huzurda cem olsun, aşka vurgun diller.
Sevdiklerini Allah’a ısmarla ey dost!..

Exit mobile version