![]() ![]() ![]() |
Hanımlar Rehberi - s.2283 |
Değil topraklarımızda, bütün dünyada Nurlarımızla beraber zaferlerden zaferlere gideceğimize inanıyoruz. Bu zafer Allah'a giden nurların zaferidir. Bu zafer, Asr-ı Saadette Peygamberimizin açtığı nurlu yolu takip edenlerin zaferidir. Bu zafer, imanlıların zaferidir. Galebe İslâmındır. Mağlûbiyet ise, dünkü ve bugünkü dinsiz güruhlarındır. İmanlı gönülleri hiçbir kuvvet mağlûp edemeyeceğine bütün dünya şahit olmaktadır. Risale-i Nur'un iman hizmetindeki zaferi bunu bir kere daha gösteriyor.
Siz olmasaydınız; biz bu asrın riyakârlıktan ibaret fâni zînetlerini, medeniyet asrının emri diye çoktan kalblerimize yerleştirmiş, ruhlarımızı elmas seviyesinden mülevves kömür mahiyetine düşürmüş olacaktık. Cenab-ı Hak sizin vasıtanızla bizlere nurlarımızı ihsan etmiş olduğundan; Nurlarımızın ışığında o zulmetli gecelerle, o dessaslar medeniyetinin çirkinliklerini apaçık görebiliyoruz. Allah'ımızın bu inayetine hamd ü senalar ederiz.
Bu asrın ne korkunç ve ne dehşetli bir asır olduğunu görebilmekliğimiz için ancak ve ancak tahkikî imanın dürbünü ile seyretmekliğimiz icap ediyormuş. İman dürbününü kalb ve gözlerine takmayanları, lehviyatları mehasin gösteren şu mimsiz medeniyetin dalâlet bataklıkları yutabilir düşüncesiyle biz Nur şâkirtleri çok üzülüyorduk. Fakat Nurlar Avrupalıların da ruhlarına girerek lehviyatlarını günden güne temizlemekte olduğunu, gelen mektuplardan öğrenmiş bulunuyoruz.
Bizler ise, bugün imanın nuru ile diyoruz ki: Ey yirminci asrın medeniyet asrı olduğunu iddia eden dinsiz felsefe, dinsiz, tabiiyyun masonlarla kızıl moskoflar! Bizler sizlere bu vatanın güzel topraklarından ve Orta Anadolu'da Hazret-i Mevlânâ'nın kucağından seslenerek, Hazret-i Muhammed'in (a.s.m.) ümmeti, Mevlânâ'nın torunları ve Bediüzzaman Said Nursî'nin talebeleriyiz. Sizler de bizleri iyi tanıyınız. Senin medeniyetini mazi mezarlığına gömmüş bulunuyoruz. Yerine pek taze yirmi birinci asrın güneşi doğmak üzeredir. Bu güneş İslâmların güneşi, Nurların güneşi ve dolayısıyla Nurcuların güneşi olarak doğacaktır inşaallah.
Hazret-i Üstadımız Efendimiz, şu lisan-ı pürkusurumuzla sizinle iman yolunda, Allah yolunda, Kur'ân'ımızın rehberliğinde hakkın hakikatını kabul edişimizin birer vesikasını belirtmekle bu asrın en bahtiyar insanı olduğumuza inanıyouz. Zira, bugün dahi bir talebe nazariyle bakmış olduğunuz şu fâni vücudunuz Allah'ın yanında, bizlerin yanında ebedîdir. Çünkü Mârifetullaha müteveccih olan kalblerimiz iman kuvvetiyle çarpmaktadır. Bu kuvvet bizleri Allah yolundan Peygamberimiz Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm Efendimizin rehberliğinden, Nurlarımızdan ayırmayacak İlâhî bir kuvvet olmuştur inşaallah.
Allah'ın izni ile kalblerimize Risale-i Nurun ve Nurlarımızın vermiş olduğu feyizlerle bu mektubu yazdık. Siz Üstadımızı hasta hallerinde pek fazla meşgul ettiğimizden kusurlarımızın affını ayrı ayrı rica eder, Cenab-ı Allah'tan şifalar dileriz ve Leyle-i Mi'râcınızı tebrik ederiz.
Pekçok dualarınıza muhtaç Konyalı hanımlar nâmına
Gülsüm, Elmas, Firdevs, Mediha,
Ayşe, Hatice, Fatma, Saliha, Şükran,
Müşerref, Zehra, Ayşe, Nuran.
Hasan Feyzi, Halil İbrahim misilli Nur'un kahramanları gibi İstanbul'da kadınlar taifesinden Nurlara hârika bir alâkadarlık gösteren hanımların mektubudur.
Çok muhterem, çok mübarek, büyük Üstadımız Efendimiz Hazretleri,
Biz zayıf biçareleri talebeliğe kabul ettiğiniz için pek çok sevindik. Dünyalar bizim oldu. Gözlerimiz sevinç yaşlarıyla doldu. Ağladık... Ve ağlayarak, Rabbimiz Teâlâ Hazretlerine hadsiz şükürler ettik. Cenab-ı Hak bu fakirleri, yüz otuz tane eşsiz eserleri her yerde aşkla okunan siz gibi dünyada bir tek Bediüzzaman olan haşmetli bir Üstadın dualarına dâhil eyledi. Bu zamanın en büyük zâtı olan Risale-i Nur sahibinin talebesi olmak gibi çok büyük bir şerefe, çok büyük bir nimete vâsıl etti.
Ah Üstadımız, ne yapalım! Hediye kabul etmiyorsunuz ki, hediye gönderelim. Siz, bizim ebedî hayatımızı kurtardınız. Biz size, en küçük bir iyilik dahi yapamıyoruz. Gerçi dünyalar dolusu iyilik edilse, yine sizin bizi iman-ı kâmile eriştiren Risale-i Nur gibi büyük bir lütfunuza mukabil gelemez. Cenab-ı Hak siz Üstadımızdan ebediyen razı olsun, âfiyetler, şifalar versin. Ve bizleri Üstadımız Bediüzzaman'dan ayırmasın. Âmin.
Ey Rabbimiz! Sevgili Peygamberimiz Habibin hürmetine, bu duamızı kabul eyle. Âmin.
Büyük Üstadımız Efendimiz,
Kendimizde size talebe olmaya liyakat görmüyoruz. Sizin bizlere olan çok şefkatiniz, pek ziyade hamiyetiniz; bizleri dünyada, âhirette saadetlere
Hanımlar Rehberi - s.2284
kavuşturan Risale-i Nur talebeliğine dâhil etmektedir. Risale-i Nuru okuyoruz. Âhiret hemşireleriniz Risale-i Nura çok müştaktırlar. Beraberce okuyoruz. Nur Risalelerinden çok, hem pekçok istifadeler ediyoruz. Bizler şimdiye kadar Risale-i Nurda kadınlara verilen çok kudsî dersleri; hiçbir kitapta görmedik, hiçbir hocadan işitmedik. O pek kıymetli, pek güzel, pek tatlı iman hakikatleri bizim ruhumuzun gıdasıdır.
Risale-i Nurdaki mukaddes Kur'ân hakikatleri; bizim kalblerimize işliyor, kalbimizde nurdan muhabbet alevleri yandırıyor, imanımıza kuvvet veriyor, mâneviyatta derecatımızı yükseltiyor. Risale-i Nur; bizi fitnelerden uzaklaştırıyor, tarik-i müstakîme, Kur'ân yoluna intisab ettiriyor. Bizi şeytanların, cinnîlerin ve bizi din perdesi altında aldatıcı, kandırıcı kimselerin şerlerinden emin kılıyor. Hak Teâlâ Hazretleri siz Üstadımızdan ebediyen razı olsun, uzun ömürler versin. Siz Üstadımıza olan şükranlarımız sonsuzdur.
Sevgili Peygamberimiz Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm Efendimiz, siz Üstadımıza ve Nur talebeleri kardeşlerimize iman ve Kur'ân hizmetinde ebediyen muin ve yardımcı olsun. Cenab-ı Hak, sizleri bu Kur'ân hizmetinde muvaffak eylesin. Âmin. Âmin. Âmin...
Üstadımız Efendimiz Hazretleri,
Nasıl dert yanalım? İfsat komiteleri, din düşmanları, desiselerle biz kadınları ifsat ettiler; çoklarımızı İslâmiyetten uzaklaştırdılar; bizi yüksek İslâm terbiyesinden, yüce İslâm edebinden mahrum ettiler. Hâlâ da, dinimize zararlı şeyleri bize aşılamaya çalışıyorlar. Hadsiz hamd ve senalâr olsun Rabbimize ki, Risale-i Nur bizi bunlara kapılmaktan dahi kurtardı. Risale-i Nura nâil olunca, kalblerimize nurlar yağdı. Ruhumuzda nurlu âlemlere pencereler açıldı. Nur Risalelerini okudukça imanımıza, mukaddes dinimize bağlılığımız ziyadeleşti. Peygamberimiz Habib-i Zîşan Efendimize muhabbetimiz fazlalaştı. Allah'a olan itaatimiz, sevgimiz, aşkımız sonsuz bir hâle geldi. Nurları okudukça dinimize, imanımıza zarar veren şeyleri ayırd etmeye başladık.
Dinî bir ders veriyorum diye biz safdil kadınları aldatıp yanlış yollara bizi teşvik eden kimselere gitmez olduk. Çünkü, Risale-i Nur bizim gözümüzü açtı. Risale-i Nuru okumadan evvel bunları bilemiyorduk. Başka şeylere, başka heveslere uyarak günahlar işliyormuşuz. Pâk İslâm kadınlığının şerefine yakışmayan Avrupalı gâvurların vaziyetlerini taklide kapılıyormuşuz. Risale-i Nur bizi cehaletten, o çirkin şeylerden kurtardı. Günahlardan uzaklaştırdı; sevaplara nâil kıldı. Risale-i Nur bizim her derdimize derman; acılarımıza nurlu birer merhem oldu. Şimdi iman ediyoruz ki, Risale-i Nur herşeye devâdır. Bu pek nûrânî, pek feyizli eserler bize kâfidir. Başka şeylere gitmeye, aramaya ihtiyaç bırakmıyor.
Biz kadınlar, elhamdü lillâh dinimize bağlıyız. Fakat biz; bize hakikî bir surette dinimizi öğretecek, bizi ibâdete, güzel amellere, güzel ahlâka sevk edecek eserlerden mahrum edildik. Dinsizler kadınları şaşırttılar. Bunun için bize Kur'ân yolunu öğreten İslâmiyetin nurlu, selâmetli caddesinde iman ilmini tahsil ettirerek yürüten Nur Risaleleri gibi bir mürşid-i kâmil lâzımdı. Buna çok muhtaç idik. Bizi ebedî saadetlere nâil kılacak, bizi Kur'ân nurlarıyla nurlandıracak, Kur'ân-ı Kerimin sonsuz feyizleriyle feyizlendirecek Nur Risaleleri gibi bir üstada, bir esere ihtiyacımız fazla idi. Demek bu Nurları, bu eserleri, bu üstadı görmüyormuşuz. Demek gaflette imişiz. Gördük, ayıldık; uyandık; Risale-i Nura sarıldık. Başkalarının aldatmalarından kurtulduk. Nur Risalelerindeki Kur'ân, iman nurlarına eriştik, elhamdü lillâh, Allah'ın bu büyük lütuf ve keremine hadsiz şükürler ederiz.
Üstadımız,
Biz Nur Risalelerine ruh u canımızla sarılıyoruz. Hanımlar Rehberi, Gençlik Rehberi, Küçük Sözler, Hastalar Risalesi, İhtiyarlar Risalesi bizim en büyük rehberimizdir. Bizim acılarımızı gideren nûranî derslerimizdir. Hanımlar Rehberi defalarca okunmaya şayeste bir eserinizdir. Okudukça, okumak şevki doğuyor. Tekrar ettikçe anlayışımız artıyor. Ruh ve kalblerimizde tesiri ziyadeleşiyor.
Sözler'i, Hastalar Risalesi'ni, İhtiyarlar Risalesi'ni sık sık okuyoruz. Bu Risalelere, bizler ekmekten, sudan, havadan ziyade muhtaç olduğumuzu; okudukça idrak ediyoruz, anlıyoruz. Böyle böyle Nur Risalelerini devrediyoruz. Nur Risaleleri bizim ruhumuzdur, kalbimizdir, başımızın tacıdır, gönlümüzün nûrudur. Nurları sinemize basıyoruz. Onları yanımızdan, dilimizden, çantamızdan eksik etmiyoruz...
Üstadımız,
Nur Risalelerindeki iman nurları, birer gül-ü Muhammedî Aleyhissalâtü Vesselâm gibidir. Biz, bu eserlerinizin bize ne kadar faydalı olduğunu, ruhumuza, kalbimize ne derece tesirler verdiğini dile getirmekten âciziz.
Üstadımız,
Nur talebelerinin okudukları bir eşi, bir benzeri daha dünyada olmayan Cevşenü'l-Kebir isimli Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselâm Efendimiz
Hanımlar Rehberi - s.2285
Hazretlerinin duasını ve çok sevaplı, çok nurlu, çok faziletli salâvat-ı şerifelerinizi elde ettik, okumaya başladık. Sizin devam ettiğiniz bu pek kıymettar, çok mübarek evradlar; bizim zikrimiz, bizim virdimiz oldu, elhamdülillâh. Fakat en ziyade, Risaleleri okumaya gayret ediyoruz, ehemmiyet veriyoruz. Çünkü, Nur Risalelerini ne kadar sık sık okursak, bu dualardan daha ziyade feyz alıyoruz. Duaları, evradları mübarek gecelerde, hususen Leyle-i Regaib ve Leyle-i Berat, Leyle-i Kadir ve Cuma geceleri gibi vakitlerde okuyoruz.
Cenab-ı Allah, şefkate çok muhtaç olan biz kadınlara; siz gibi çok şefkatli, çok merhametli bir zâtı üstad eyledi. Dünya yüzünde en doğru ve en yüksek, en hakikî, en büyük bir mürşid olan Nur Risalelerini bizlere ihsan buyurdu.
Fâni bir üstada yapışmamışız ki, o vefat edince biz mürşidsiz kalalım. Ölmeyen, bâkî olan Kur'ân tefsiri Risale-i Nur gibi ebedî bir üstad var. Üstadımız ebediyen bize üstadlık edecek, bize hâmi olacak, bizi ölünceye kadar nurlandıracak inşaallah.
Allah'ımıza çok şükürler olsun, biz artık yüksek bir mektep olan Nur Mektebine girdik. Kur'ân Nurlarına intisab ettik. Risale-i Nur bizim yüksek derslerimizdir. Risale-i Nur, en büyük nur kaynağı, en zengin feyiz hazinesidir. Biz kadınlar Nur talebeliğiyle iftihar ediyoruz, şeref duyuyoruz. Bu aldatıcı zamanda, tehlikelerin insaniyeti boğduğu bu asırda; koruyucu en büyük kale, Risale-i Nura talebe olmaktır. Risale-i Nur talebeliği, en büyük bir şereftir. Kur'ân hakikatlerini kalbimize, ruhumuza, aklımıza işleyen Nur Risalelerine intisap etmek; Kur'ân'a, İslâmiyete intisap etmektir.
Bilhassa, kadınların sâfiyetinden istifade ederek aldatıcı kimselerin çok olduğu bu karışıklık devrinde; en müstakim yol, en doğru rehber, en hakiki üstad Risale-i Nurdur. Risale-i Nur Kur'ân yoludur. Risale-i Nur, iman ve İslâmiyet yoludur. En güzel, en şirin, en zevkli nûrânî hakikatlar Risale-i Nur'dadır. İnsan kelime-i tevhidin zikrini yaparken, Kur'ân okurken nasıl İlâhî bir aşkla dolarsa; Risale-i Nuru okurken, dinlerken de öyle oluyor. Çünkü Risale-i Nur, baştan başa kelime-i tevhidin hakikatlarını ders veriyor. Kur'ân hakikatlarını, tevhid hakikatlarını bize anlatarak kalbimize, aklımıza, ruhumuza nakşediyor. Hepsini lâyıkıyla anlayamasak da, anlayabildiğimiz kadarı bizi kurtarıyor. Anlayamadığımız yüksek hakikatları da mânen bize tesir ediyor, feyizlendiriyor, nurlandırıyor. Onun için, Nur Risaleleri defalarca okunuyor, tekrar tekrar mütalâa ediliyor.
Üstadımız Efendimiz Hazretleri,
Siz aldatmayan, özü-sözü bir olan, ilmiyle amel eden hakikî bir üstadsınız. En müstakîm, hakikî bir mürşid-i kâmilsiniz. Size teklif edilen hediyeleri şimdiye kadar reddetmemiş olsaydınız, altından saray yaptırırdınız. Siz Nur Risaleleriyle hakikî bir üstad, hakikî en büyük bir mürşidsiniz ki; kendiniz için dünya menfaatlerini toplamadınız, dünya servetleri peyda etmediniz. Dünyayı terk ettiniz. Sırf Allah rızası için iman dersleri verdiniz, Kur'ân'a hizmet ettiniz. İşte sizdeki bu ihlâs içindir ki; biz kadınlar ve milyonlarca erkekler, ihtiyarlar, gençler kitaplarınıza sarılıyorlar, derslerinize itimatla devam ediyorlar. Din için, iman için fedâî oluyorlar. Risale-i Nur uğrunda bütün müşkilâtlara göğüs geriyorlar. Sizin sözlerinize çok ehemmiyet veriyorlar, inanıyorlar.
Siz, Kur'ân-ı Kerimde kadınların kıymetini, iffet ve ismetini muhafaza eden, onları pis nazarlardan koruyan âyeti tefsir ettiğiniz için dinsizler sizi idam mahkemesine verdiler, zindanlara attılar. O mahkemelerde, size verilecek ölüm cezasından hiç korkmadınız. Tahammül edilmez işkencelere tahammül ettiniz, yılmadınız. Yine o âyet-i kerimenin tefsiri olan ve kadınlığın hukukunu müdafaa eden Risalenizi metanetle müdafaa ettiniz. Bu asırda kötü şeyler içinde bırakılan ve dinî, hakikî bir koruyucuya pek muhtaç olan kadınları; mâsiyetten koruyan, yükselten risalenizi yine neşrettiniz, bizlerin imdadına yetiştirdiniz. Bize efendilerimiz diyorlar ki, "Bu otuz-kırk sene içinde, kadınları müdafaa eden İslâmî bir eseri yazmaya hiçbir kimse cesaret edemedi. Böyle bir eseri, dinsizlerin işkenceleri içerisinde, ancak Bediüzzaman yazabildi. Kadınlık âlemine büyük bir rehber oldu."
Üstadımız,
Siz, dinsizlerin çok olduğu böyle bir zamanda, sizi idam etmek için götürdükleri mahkemelerde Kur'ân'ı ve İslâmiyeti müdafaa ettiniz.
Mürşid-i kâmilin nasıl bir zat olacağını, Abdülkadir-i Geylânî (r.a.), Şâh-ı Nakşibend (r.a.), İmam-ı Rabbanî (r.a.) Hazretleri gibi büyük zatların kitaplarından öğrenen kardeşlerimiz vardır. Bizler, en büyük bir üstadın, en büyük bir mürşid-i kâmilin şartlarını, hallerini, evsafını tamamen sizde buluyoruz, eserlerinizde okuyoruz. Mürşid-i kâmil; ancak, yukarıda bir-iki vasfını arzettiğimiz şekilde olan bir zattır. Biz, ancak öyle olan siz gibi bir Üstada ve eserlerine bağlanıyoruz. Çocukluğunuzdan beri istikametle geçen sizin hallerinizi çoklar aynen gördükleri gibi, mahkemelerde de sizin hâliniz ayan-beyan oldu. Bunlar, sizin bu zamanda emsâli olmayan eser sahibi en büyük bir zat olduğunuza delildir.