Bu zar ön ayağın bileğine kadar uzanır. Uçan kuskus, bir ağacın gövdesinden fırlar ve gerilmiş derinin planöre benzeyen etkisiyle bir seferde 30 metrelik bir uzaklık aşabilir. Büyük uçan sincaplar ağaçlar arasında planör gibi kayarlar. Bu canlıların arka arkaya 6 kaymayla 530 metrelik bir mesafe alabildikleri gözlenmiştir.33
Bu kitapta verilmiş olan diğer örneklerde de görüldüğü gibi uçan sincaplar kendilerine has özelliklere sahiptirler.
|
Yeryüzündeki milyonlarca çeşit canlının sahip olduğu benzersiz özelliklerin nasıl ortaya çıktığını düşünen bir insan bunların tek bir tanesinin bile bilinçsiz olaylarla ortaya çıkamayacağını, kendiliğinden bir canlının kusursuz özellikler kazanamayacağını, bu canlının tek bir parçasının bile tesadüfen oluşamayacağını hemen anlayacaktır. |
|
Bütün hayvanlar, bitkiler, insanlar Allah tarafından eksiksiz bir şekilde yaratılmışlardır. Akıl ve vicdan kullanarak düşünen insanlar için bu çok açık bir gerçektir.
Bu gerçeği kavramak ve tüm yaşamını buna göre ayarlamak her insanın kendi faydasına olacak bir davranıştır. Çünkü insanın dünyadaki görevi Allah'ın ihtişamlı yaratışını görmek ve bu yaratılış karşısında Allah'ın sonsuz gücünü ve ilmini takdir edebilmektir.
Sizin ilahınız yalnızca Allah'tır ki, O'nun dışında ilah yoktur. O, ilim bakımından herşeyi kuşatmıştır. (Taha Suresi, 98)
Yavruların yedikleri bu tüyler sindirilemez, ancak yavrunun midesinde birikir. Bir kısmı bağırsağa açılan noktada keçeleşir. Balıkların kılçıkları ve diğer besinlerin sindirilmeyen kısımları burada birikir. Böylece sivri balık kılçıklarının veya böceklerin sert bir parçasının yavruların midesinden geçerken, bağırsakların narin çeperlerine zarar vermesi önlenmiş olur. Bu tüy yeme tecrübesi, kuşun tüm hayatı boyunca devam edecektir. Ancak ilk yedirilen tüyler yavruların sağlığı açısından alınan önemli bir tedbirdir.34
Grebelerinkine benzer şekilde yavrularının ihtiyaçlarını her yönüyle karşılamaya ve korumaya yönelik davranışları tüm canlılarda görmek mümkündür. Doğadaki canlıların her biri yavruları yeterli olgunluğa erişene kadar onların her türlü sorumluluğunu üstlenir, ihtiyaçlarını hiç eksiksiz olarak karşılarlar.
Doğadaki canlılar arasında görülen bu davranışlar evrimcilerin "doğa bir savaşım alanıdır, bencil olan, kendi çıkarlarını koruyan üstün gelir" iddialarını tamamen geçersiz kılmaktadır. Canlılardaki bu gibi davranışların kaynağının ise onların kendi aklından kaynaklanamayacağı, bir kuşun, kaplanın ya da başka herhangi bir hayvanın başka bir canlının ihtiyaçlarını düşünerek, ince detayları göz önünde bulundurarak hareket edemeyeceği ortadadır. Bu canlılar Allah'ın ilhamıyla hareket etmektedirler. Allah canlıların her birine davranışlarını ilham eder ve onlar da buna eksiksiz uyarlar. Her biri kendilerini Yaratan Allah'a boyun eğmişlerdir. Kuran'da bu gerçek şöyle bildirilir:
Göklerde ve yerde bulunanlar O'nundur; hepsi O'na gönülden boyun eğmiş bulunuyorlar. (Rum Suresi, 26)
İşte günümüzde yusufçuklardan örnek alınarak üretilmiş olan helikopterler de aynı yöntemle alçalıp yükselir.
Yusufçuk böceklerinin kusursuz uçuşları birbirinden bağımsız bu 4 büyük kanadın vücudun ağırlığını taşımasıyla sağlanır. Bu özellik, böceğe ani manevralar yapma, hızını ani artırma ve saniyede 10 metreye varan yüksek bir hızda uçma imkanı tanımaktadır.35
Çok yüksek hızlarda uçarken ani manevralar yapabilen yusufçuğun görme yeteneği de kusursuzdur.
Yusufçuk gözü, bilimsel çevrelerde dünyanın en iyi böcek gözü olarak kabul edilir. Her birinde 30.000 kadar ayrı mercek bulunan bir çift göze sahiptir. İki yarım küreye benzeyen ve başının yarısı kadar yer kaplayan gözler, böceğe çok geniş bir görüş sahası sağlar. Yusufçuk, gözleri sayesinde neredeyse arkasında olup bitenleri bile gözleyebilir.36
Görüldüğü gibi yusufçuk her
biri tek tek mükemmel yapıya sahip bir sistemler bütünüdür. Bu sistemlerin
herhangi birindeki küçük bir eksiklik, diğer sistemlerin işe yaramamasına yol
açacaktır. Ama sistemlerin hepsi kusursuzca yaratılmıştır ve bu sayede canlı,
yaşamını sürdürür. Yusufçuktaki bu benzersiz tasarım Allah'a aittir. Allah her
türlü yaratmayı bilendir.
Kum fırtınalarının aniden çıktığı böyle bir ortamda gözleri dışarıda bırakmak aslında yılana zarar verme ihtimali olan bir durumdur. Ancak engereğin gözündeki tasarım ile bu tehlike tamamen ortadan kaldırılmıştır. Engereğin gözleri kumun tahrişine karşı saydam kabuktan bir "gözlük" ile korunur.
Çölde yaşayan canlılardan başka bir tanesi olan tilkilerin en küçüğü olan krem renkli Fennec tilkisi ise çok büyük kulaklara sahiptir. Bu tilkiler Afrika ve Arabistan'ın kumlu çöllerinde yaşarlar.
Geniş kulakları, sadece avlarının yerini tespit etmekle kalmaz; aynı zamanda fazla ısınmayı önleyen bir işlev de görerek hayvanın serin kalmasını da sağlar. (ortadaki küçük resim)
Çöllerde yaşayan kürek burunlu kertenkele ise kuyruğunu ve ayaklarını serinletmek için sıcak kumun üzerinde dans eder gibi hareket eder. Sonra kuyruğundan destek alarak çapraz bir şekilde bir ön ayağını, bir arka ayağını havaya kaldırır. (üstteki sol baştaki resim) Birkaç saniye sonra ayaklar değişir. Kertenkele, aerodinamik biçimli burnu ve vücudu sayesinde kum tepeciklerinin içinde adeta yüzebilir. Büyük ayakları kumların arasında çok hızlı bir şekilde koşmasına olanak sağlar.37
Avustralya'da
yaşayan çöl kurbağaları ise adeta bir su deposu gibidirler. Vücutlarında
bulunan keseleri yağmur yağdığında suyla doldururlar. Daha sonra kuma gömülür
ve gelecek olan yağmurları beklemeye başlarlar. Diğer çöl hayvanları da susadıkları
zaman bu kurbağaları bulurlar, kumdan çıkararak kurbağadaki suyu içerler.38
KAYNAKLAR:
33.
C.B.P.C. Publishing Ltd., Hayvanlar Ansiklopedisi, s.88
34. David
Attenborough, The Life of Birds, s.256
35. Science
et Vie, No.931, s.5
36. David Attenborough,
Yaşadığımız Dünya, İstanbul:İnkılap Kitabevi, 1982, s.52
37. Int.
Wildlife, Kasım-Aralık 1997, No.6, s.53
38. Dr.
Maurice Burton-Robert Burton, Sürüngenler ve Kurbağalar, s.48