![]() ![]() ![]() |
Tarihçe-i Hayat - Hariç Memleketler - s.2241 |
Onun için, selâm ve muhabbetlerinize mukabil selâm ve meveddetlerimiz bîpâyan olduğu gibi, bu rabıta ve iştiyakla da sizleri kucaklar ve İslâmî hasret ve saffetle gözlerinizden öperim.
Saniyen: Gönderilmesine lûtfettiğiniz Hutbe-i Şamiye, Şekvâ ve sair mahkeme kararı ile mektuplar melfufatını alarak fevkalhad memnun oldum. Bunun cevabını vermek üzere iken, Kerkük'ten Ahmed Ramazan kardeşimizden gönderilen Sözler mecmuasını aldım. Onun içinde bînihaye tahassüslerle meşhun-u mesâr oldum. Ona da şimdi sizinle beraber teşekkür babında mektup yazıyorum. Bu memnuniyet ve teşekkürlere dahi cemaatimizin bütün efradı iştirak ederek hepinizi selâmlar ve aziz Nurdaşlarıyla kardaşlanırlar.
Gerek ben ve gerekse bütün ihvanımız Üstad Hazretlerine bağlılığı şöyle telâkki ediyoruz: Âfak ve enfüsten müstedlel âyât-ı bînihâyeyi en iyi tefsir edecek bir insan-ı kâmile her asır muhtaçtır. Asrımızda şark ve garpta fâzıl ve muktedir çok ulema yok değildir; fakat fâni menfaatlerden mütecerrid, sırf nur-u Bâkî ile mütenevvir ve mütelezziz gavs-ı ferid makamında en ziyade bir mutemede ihtiyaç vardır. Bu evsaf-ı mebhuse ile Üstad-ı Kebir muttasıf olduğundan zamanımızın kutbu mesabesindedir. Ona tebaiyet, tam uyulmaya lâyık bir muktedâbihe iktida mânâsındadır. Zamanın müceddidi imam-ı kübrâsı fetrete uğradığına göre, böyle bir mürşid-i âzama merbutiyet vâcip derecesine varmıştır. İşte bu sâika, bizi ve onları düşünmeye bile sevk etmeden Üstad-ı Kebire raptediyor. Bunu yapan, onlardaki iman bağının, kedisinde mevcut bulunan nur-u aslînin, nur kaynağının merkez sıkletindeki cazibe kuvvetine incizap ve incilâbıdır. Bunlar, bu eserleri şimdi mütalâa ve müzakere etmekle, tahsilleri az zamanda bazısının derhal husuliye münkalib olmaktadır. Yani, derhal Nur mevzuunu idrak kabiliyetiyle mütefeyyiz oluyorlar.
Onun için, fazl ve rahmetine karşı ne kadar hamd ü senâ edilse azdır. ................
Bu hizmette muvaffak olmak için, sizin bin bir müşkülâtla ikazkâr ve irşadkâr hareketleriniz gibi yıkılmaz ve sarsılmaz azim ve metanetler lâzımdır. İnşaallah, her ufukta, her kuturda böyle çalışması İslâmiyetin halâs-ı umumisini mucip ve müntic olacaktır.
Hafız Ali
Bu sayfa boştur - s.2242
Asa-yı Mûsa - s.2243
Bu acip asırda ehl-i îman, Risale-i Nur'a ve ehl-i fen ve mektep muallimleri Asâ-yı Mûsa'ya şiddetle muhtaç oldukları gibi; hâfızlar ve hocalar dahi Zülfikar'a şiddetle muhtaçtırlar.
Evet, mesela i'câz-ı Kur'âniye bahsindeki ekser âyetlerin medar-ı şüphe ve itiraz olmuş aynı yerlerde, i'câzın lem'aları ve Kur'ân'ın güzel nükteleri ispat edilmiş.
Umum Risale-i Nur Şâkirtleri nâmına Said Nursî
Aziz sıddık kardeşlerim.
Mâdem Risale-i Nur makine ile taammüm etmeye başlamış ve madem felsefe ve hikmet-i cedideyi okuyan mektepliler ve muallimler çoklukla Risale-i Nur'a yapışıyorlar...3
İmam-ı Ali Radıyallahü Anh, Celcelutiye'sinde pek kuvvetli ve sarahate yakın bir tarzda Risale-i Nur'dan ve ehemmiyetli risalelerinden aynı numara ile haber verdiğini ...4
Denizli hapsinin bir meyvesi
Zındıka ve küfr-ü mutlaka karşı Risale-i Nur'un bir müdâfaanâmesidir. Ve bu hapsimizde hakikî müdâfaanâmemiz dahi budur. Çünkü, yalnız buna çalışıyoruz.
Bu Risale, Denizli hapishânesinin bir meyvesi ve bir hâtırası ve iki Cuma gününün mahsulüdür.5
Said Nursî
Hüccetullahü'l-Bâliğa Risalesi
On Bir Hüccet-i İmaniyedir
Bu risaleyi Ankara ehl-i vukufu çok takdir ettikleri gibi, bu defa da beraetimize ehemmiyetli bir sebep ve küfr-ü mutlakı kıran en keskin ve yüksek ve kuvvetli bir hüccet-i katıa ve bürhan-ı bâhirdir.
Said Nursî
Birinci Hüccet-i İmaniye
Âyetü'l-Kübrâ6
İkinci Hüccet-i İmaniye
Otuz İkinci Söz'ün Birinci Mevkıfı7
Üçüncü Hüccet-i İmaniye
Yirmi Üçüncü Lem'a8
Dördüncü Hüccet-i İmaniye
Otuzuncu Lem'a'nın İkinci Nüktesi9
Beşinci Hüccet-i İmaniye
İsm-i Âzamın altı nurundan üçüncü nuruna işaret eden Üçüncü Nükte10
Altıncı Hüccet-i İmaniye
Onuncu Sözün Dokuzuncu Hakikatı11
Yedinci Hüccet-i İmaniye
Otuz Üçüncü Mektubun On Yedinci Penceresi12