![]() ![]() ![]() |
İman ve Küfür Muvazeneleri - s.2244 |
Sekizinci Hüccet-i İmaniye
Münacât1
Dokuzuncu Hüccet-i İmaniye
Dokuzuncu Şuaın Mukaddeme-i Haşriyesidir2
Şu kâinat semasının gurubu olmayan mânevî güneşi olan Kur'ân-ı Kerim; şu mevcudat kitab-ı kebirinin âyât-ı tekvîniyesini okutturmak, mahiyetini göstermek için şuaları hükmünde olan envarını neşrediyor. ...3
Ankara'daki Nur talebelerinin bir mektubu
Aziz, sıddık kardeşlerimiz,
Mektubunuzdan, İslâm güneşinin bir ziyasını sezer gibi olduk. ...4
Çok aziz, çok mübarek, çok müşfik, çok sevgili Üstadımız Hazretleri,
Risale-i Nur'u, himmet ve dualarınızla, dikkat ve tefekkürle okudukça, bu muazzam eser külliyatının tılsım-ı kâinatın muammâsını keşf ve halleden bir keşşaf olduğunu, ...5
ÖNSÖZ
[Bu Önsöz, Medine-i Münevvere'de bulunan mühim bir âlim tarafından yazılmıştır.]
Büyük İkbâl'e ait olan Önsözde demiştim...6
HİDÂYET VE DALÂLET MUKAYESELERİ
Gayet mühim bir suale verilen çok ehemmiyetli bir cevabı burada yazmaya münasebet geldi. Çünkü kırk sene evvel Eski Said, o dersinde bir hiss-i kablelvuku ile Risale-i Nur'un harika derslerini ve tesiratını görmüş gibi bahsediyor. Onun için o sual-cevabı yazacağız. Şöyle ki: ...7
BİRİNCİ SÖZ8
İKİNCİ SÖZ9
ÜÇÜNCÜ SÖZ10
DÖRDÜNCÜ SÖZ11
BEŞİNCİ SÖZ12
ALTINCI SÖZ13
YEDİNCİ SÖZ14
SEKİZİNCİ SÖZ15
On İkinci Sözün İkinci Ve Üçüncü Esasları16
On Üçüncü Sözün İkinci Makamı17
İman ve Küfür Muvazeneleri - s.2245
Birkaç biçare gençlere verilen bir tenbih, bir ders, bir ihtardır18
Risale-i Nur mizanlarından On Üçüncü Sözün İkinci Makamının Haşiyesidir19
Esselâmu aleyküm ve rahmetullahi ve berekâtühû
Aziz, sıddık kardeşlerim,
Hapis musibetine düşenlere ve onlara merhametkârâne, sadakatle, hariçten gelen erzaklarına nezaret ve yardım edenlere kuvvetli bir teselliyi Üç Noktada beyan edeceğim. ...20
Esselâmu aleyküm ve rahmetullahi ve berekâtühû ebeden dâima
Ey hapis arkadaşlarım ve din kardeşlerim,
Size hem dünya azabından, hem âhiret azabından kurtacak bir hakikati beyan etme, kalbime ihtar edildi. O da şudur...21
Esselâmu aleyküm ve rahmetullahi ve berekâtühû
Aziz yeni kardeşler ve eski mahpuslar,
Benim kat'î kanaatim gelmiş ki, ...22
Leyle-i Kadirde İhtar Edilen Bir Mesele-i Mühimme23
HÂTİME24
ON YEDİNCİ SÖZ25
Kalbe Farisî olarak tahattur eden bir münacat26
İbrahim Aleyhisselâmdan sudur ile kâinatın zeval ve ölümünü ilân eden nây-ı Lâ ühıbbü'l-âfilîn beni ağlattırdı. ...28
Bundan yirmi beş sene kadar evvel İstanbul Boğazındaki Yuşa Tepesinde, dünyanın terkine karar verdiğim bir zamanda, bir kısım mühim dostlarım beni dünyaya, eski vaziyetime döndürmek için yanıma geldiler. Dedim: "Yarına kadar beni bırakınız; istihare edeyim." Sabahleyin kalbime bu iki levha hutur etti. Şiire benzer, fakat şiir değiller. O mübarek hatıranın hatırı için ilişmedim. Geldiği gibi muhafaza edildi. Yirmi Üçüncü Sözün âhirine ilhak edilmiştir. Makam münasebetiyle buraya alındı.
Birinci Levha
Ehl-i gaflet dünyasının hakikatini tasvir eder
levhadır. ...29
İkinci Levha
Ehl-i hidayet ve huzurun hakikat-i dünyalarına
işaret eder bir levhadır. ...30
YİRMİ ÜÇÜNCÜ SÖZ31
[Yirmi Dördüncü Sözden]
BEŞİNCİ DAL32
[Yirmi Beşinci Sözden]
İKİNCİ CİLVE33
[Meyve Risalesinden]
Onuncu Meseleye bir hâtime olarak iki haşiye34
İman ve Küfür Muvazeneleri - s.2246
[Yirmi Altıncı Sözden]
Eğer dese: Kader bizi böyle bağlamış, hürriyetimizi selb etmiştir...35
[Tılsım-ı kâinatı keşfeden, Kur'ân-ı Hakîmin mühim bir tılsımını halleden Otuzuncu Söz'den]
Birinci Maksat36
[Otuz İkinci Sözden]
İkinci Noktanın İkinci Mebhası37
BİRİNCİ LEM'A38
[On Yedinci Lem'adan]
BEŞİNCİ NOTA39
YİRMİ DÖRDÜNCÜ LEM'A
Tesettür hakkındadır40
[Birinci Mektup'tan]
Dördüncü Sual41
[Dokuzuncu Mektuptan]
SALİSEN: Görüyorum ki...42
[Yirmi Dokuzuncu Mektuptan]
Beşinci Risale Olan Beşinci Kısım43
Bir zaman Eskişehir hapishanesinin penceresinde oturmuştum. Karşısında bulunan Lise mektebinin büyük kızları onun avlusunda gülerek raks ederken, onları, o dünya cennetinde cehennem hûrileri hükmünde gördüm. Fakat, birden elli sene sonraki vaziyetleri bana göründü. Onların gülmeleri, elîm ağlamaları sûretini aldı. Ondan bu gelen hakikat inkişaf etti. Yani, elli sene sonraki hallerini mânevî ve hayalî bir sinema ile gördüm ki: O gülen altmış kızdan ellisi kabirde azap çekiyorlar, toprak olmuşlar. Ve on tanesi, yetmiş yaşında çirkinleşmiş, herkesin nazar-ı nefretini celbediyorlar. Ben de onlara ağladım.
Fitne-i âhirzamanın mahiyeti bana göründü ki, o fitnenin en dehşetlisi ve cazibedarı, kadınların yüzsüz yüzünden çıkıyor. İhtiyarı selbedip, pervane gibi sefahet ateşine atıyor. Ve bir dakika hayat-ı dünyeviyeyi, senelerle hayat-ı bâkiyeye tercih ettiriyor.
Ben birgün sokağa bakarken, o fitnenin tesirli bir nümûnesini hissettim. Gençlere çok acıdım. Dedim: "Bu biçareler kendilerini, bu mıknatıs gibi cezbedici fitnenin ateşinden kurtaramazlar" diye düşünürken; birden, o fitneyi ateşlendiren ve tâlim eden irtidatkâr bir şahs-ı mânevî önümde tecessüm etti. Ben de ona ve ondan ders alan mülhidlere dedim:
Ey Cehennem hûrileri ile zevklenmek yolunda dinini feda eden ve sefihâne dalâleti severek irtikâb eden ve hevesat-ı nefsiye lezzeti yolunda dinsizliği ve ilhadı kabul eden ve hayatı perestiş edip ölümden şiddetli korkan ve kabri hatırına getirmek istemeyen ve irtidada yüz tutan bedbaht! Kat'iyen bil ki: Dinsizlik cihetiyle senin bu koca dünyan; bu saatten evvel ve bu dakikadan sonra, bilumum senin bu kâinatın ve mâzi ve müstakbelin ve geçmiş nev'in ve cinsin ve gelecek mahlûklar ve nesiller ve gitmiş dünyalar ve milletler ve gelen insanlar ve tâifeler tamamen ölüdürler. İşte, insaniyet ve akıl cihetiyle alâkadar olduğun bütün o seyyar dünyalar ve seyyal kâinatlar, mütemadiyen senin dalâletin sûretiyle, senin başına dünya dolusu dehşetli ve hadsiz ölümlerin şiddetli elemlerini yağdırıyor. Senin şuurun varsa, kalbini yakıyor. Ruhun varsa, yandırıyor. Aklın sönmemiş ise, gamlar içinde boğuyor. Eğer bir saatçık sarhoşça sefahetin ve pis lezzetin bu nihayetsiz gamlara, hüzünlere, elemlere mukabil gelebilirse o sefahette kal. Yoksa aklını başına al! O mânevî Cehennemden kurtulmak ve imanın bu dünyada dahi temin ettiği bir mânevî Cennete girmek ve saadet-i hayatiyeyi tatmak için Kur'ân'ın dersini dinle. Cüz'i, fâni bir dakika lezzeti; küllî, bâki, dâimî, imanî* lezzetler ile mübadele et...