Gençlik, Allah’ın insana lütfettiği en kıymetli zaman dilimidir. Güç, enerji, heyecan ve umut bu dönemde zirveye çıkar. Bu yüzden gençlik, sadece bir ömürlük hatıra değil; aynı zamanda imtihanların, fırsatların ve büyük sorumlulukların yüklendiği bir çağdır. Kur’an-ı Kerim’de Kehf sûresinde Ashab-ı Kehf’in gençliğine dikkat çekilmesi tesadüfi değildir:
“Onlar Rablerine iman eden gençlerdi. Biz de onların hidayetini artırdık.” (Kehf, 13)
Bu ayeti kerime, imanlı bir gençliğin Allah katında ne kadar değerli olduğunu ve Allah’ın onların yolunu kolaylaştırdığını bize gösteriyor.
Müslüman genç, önce imanıyla belli olur. Nerede olursa olsun, hangi ortamda bulunursa bulunsun Allah’ın kuludur, İslâm’ın temsilcisidir. İnancını saklamaz, aksine onunla gurur duyar. Çünkü bilir ki asıl değer, insanların alkışında değil, Allah’ın rızasındadır.
Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Kıyamet günü Allah’ın arşının gölgesinde gölgelendireceği yedi sınıftan biri de Rabbine kulluk ederek yetişen gençtir.” (Buhârî, Ezân 36)
Bu müjde, genç yaşında imanına sarılan bir gencin, Allah katındaki şerefini ortaya koyar.
Ahlâk ise Müslüman gencin en büyük kimliğidir.
Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) “Ben güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim” (Muvatta, Hüsnü’l-Huluk, 8) buyruğu, gençlerin hayatına yön vermesi gereken en temel ölçüdür. Müslüman genç, yalan söylemez, emanete ihanet etmez, kalp kırmaz. İnsanların güven duyduğu, yanında adeta huzur bulduğu bir gençtir. Çevresine karşı saygılı, küçüklere merhametli, arkadaşlarına vefalıdır. Onun en büyük süsü, imanla birleşen güzel ahlâkıdır.
Müslüman genç, ilim ve gayretin peşinde koşar. Kur’an-ı Kerim’de defalarca ilme teşvik edilir:
“De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” (Zümer, 9)
Gençlik yılları, öğrenmenin, araştırmanın, üretmenin en bereketli çağlarıdır. Müslüman genç, hem dini hem de fenni ilimlerde kendisini geliştirir, çağın ihtiyaçlarına cevap verecek bir bilgi birikimi oluşturur. Çünkü bilir ki öğrendiği her bilgi, hem kendisine hem de ümmete fayda sağlayacak bir emanettir.
Aynı zamanda Müslüman genç umut ve cesaret sahibidir. Zorluklar karşısında asla geri çekilmez. Sınavlarla, sıkıntılarla, imtihanlarla dolu bir hayatta sabır ve sebat gösterir. Çünkü Allah Teâlâ şöyle buyurur ki;
“Ey iman edenler! Sabredin, sabırda yarışın, birbirinize kenetlenin ve Allah’tan korkun ki kurtuluşa eresiniz.” (Âl-i İmrân, 200)
Bu ayet, Müslüman gencin yolunu aydınlatan bir rehberdir. Gençlik döneminde karşılaşılan sıkıntılar, insanı büyüten ve olgunlaştıran imtihanlardır. Müslüman genç, yılgınlığa düşmez; aksine her engeli, Allah’a daha çok yönelmek için bir fırsat görür.
Modern çağ ise gençler için çok farklı sınavlar barındırmaktadır. Sosyal medya, popüler kültür, hızlı tüketim… Tüm bunlar gençleri zaman zaman kimlik bunalımına sürükleyebiliyor. Tam da işte burada Müslüman gencin farkı ortaya çıkar. O, çağın imkânlarını iyilik ve güzelliklere vesile olmak için kullanır. Sosyal medyada vakit harcarken bile faydalı içerikler üretmeye, insanlara fayda sağlamaya çalışır. Kalbine ve zihnine zarar verecek şeylerden uzak durur.
Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) şu uyarısını da her an hatırlar:
“İki nimet vardır ki insanların çoğu onları değerlendirme hususunda aldanmıştır: Sağlık ve boş vakit.” (Buhârî, Rikak 1)
Gençlik, boş işlerle değil, faydalı çalışmalarla değerlendirildiğinde gerçek anlamını bulur.
Müslüman genç, sadece kendisini değil, çevresini de düşünür. Yardıma muhtaç olana el uzatır, arkadaşının yanında olur, toplumun iyiliği için çaba gösterir. Kur’an-ı Kerim’in “…İyilik ve takvâ üzere yardımlaşın…” (Mâide, 2) emri, onun hayat düsturudur. Müslüman genç, bulunduğu ortamda iyiliğin yayılması, kötülüğün engellenmesi için bir ışık gibi yanar.
Sonuç olarak, Müslüman gençlik imanıyla, ahlâkıyla, gayretiyle, umuduyla ve sorumluluk bilinciyle örnek olmalıdır. Onun duruşu, insanlara güven verir; sözü kalplere tesir eder; gayreti ümmete umut olur. Gençliğini Allah için yaşayan bir genç, hem bu dünyada huzur bulur hem de ahirette cennetle müjdelenir. Unutma ki gençlik, Allah’ın verdiği büyük bir nimettir. Onu doğru değerlendirirsek, hem kendi hayatımızı hem de toplumun geleceğini aydınlatırız.
Vesselam…