20 C
Bursa
12 Ekim 2024 Cumartesi
spot_img
Ana SayfaGenelGaflet ve Zan

Gaflet ve Zan

Hiçbirşey göründüğü gibi değildir dedi.

Detaylar, önyargımız, işaretler bizi yanıltabilir…

Dinen bir evden bir köpeğin çıktığını görseniz, ağzının etrafı bembeyaz olsa, eve girseniz ve yoğurdun üzerinin açık ve etrafına biraz dökülüp bulaşmış olsa, o yoğurdu o köpek yedi kap ve yoğurt mundardır diyemezsiniz…

Talebeler aralarında mırıldandı bir ses dalgası yayıldı. Hoca sesini yükselterek, iyice araştırmadan gördüğüne yorum yaparak hüküm verilmez dedi.

Onun kafası da karışmıştı, içinden olur mu öyle şey diye geçirdi. Bir kaç gün sonra ağaçlık alanda gezinirken birden ihtiyaç hissetti. Daha sık çalıların olduğu yere gidip hacetini gördü tam doğrulacakken yerde kanlı bir bıçak gözüne ilişti, eline almıştı ki askerler dur deyip yakalayıverdiler oracıkta.

İki adım sağında bir ceset vardı, bıçakla katledilmişti, bıçak elindeydi. Ne dediyse dinletemedi.

Üç gün beş gün bir hafta derken içerde sadece tevbe edip Allaha yalvarıyordu, hocasının ne demek istediğini anlamıştı. Deliller doğruya işaret etmeyebiliyordu.

Allah merhamet etti, tövbesi kabul oldu, hocasının duaları yetişti derken vicdanı sızlayan katil gelip suçunu itiraf etti de serbest kalabildi.

…Onlar ancak zanna ve nefislerinin arzusuna uyuyorlar… (Necm sûresi, 23)

Rabbim zan ve hisle hareket etmekten sakındırıyor, içine nefsin ve vesvesenin karışması çok kolay olduğu için.

Bazan aklımız karışır, neyi nasıl yapacağımızı bilemeyiz. Nefsimiz yüklenir ancak doğrularımız sanabiliriz. Böyle zamanlarda yapılabilecek en güzel şey abdest alıp tevbe edip, bol bol salavat getirmektir.

Gaflet günahların sisinde çoğalır, günahların sisi ise mekruhların çokluğunda. Gün bitiminde nefsini hesaba çekip yaptıklarını gözden geçirmeyenler, günlük küçük günahları, mekruhları ve malayanileri gözden kaçırırlar. Sehpaya biriken toz gibi gönülde izleri birikir ve bu ruhumuzda sis oluşturur, elimizi ayağımızı tutan gaflet sisidir bu.

Gönülden yalvararak, korku ile ve yüksek olmayan bir sesle, sabah ve akşam Rabbini zikret. Sakın gafillerden olma! (7/A’râf 205

Gafletten sonrası karanlık. Ne yolun, ne işaretin, ne ışığın etkisi kalmaz. Savrulur gider insan nefsinin girdabında. Öfke, haset, kin, yeni yeni çirkin huylar belirir de nereden geldiklerini bulamaz bir türlü.

Tahammülü azalır, sabrı kalmaz, kusurlara odaklanır, hoşgörüsü olmaz. Oysa Mesleme -radıyallahu anh-’den rivâyete göre Efendimiz (s.a.v.)

“Bir kimse bir Müslümanın bir ayıbını örterse, Allahu teâlâ onun dünyada ve âhirette ayıbını örter. Bir sıkıntısını giderirse Allahu teâlâ kıyamet gününün sıkıntılarını ondan giderir. Kim Müslüman kardeşinin hâcetini görürse Allahu teâlâ da onun hâcetini görür.” Buyurmuştur.

Affetmek, hoş görmek, kusurları saklamak, eksiği olana yardım etmek ancak şuuru açık, kalbi mutmain, gafletten uzak olanlara nasip olur.

Kul olduğunu unutup, karşısındakinden mükemmeli beklemek, her hareketinde hata ve yanlışlar bulmak gafletin de ötesinde kibirdendir. Gaflet öfkenin açık kapısı, öfke de kibir ateşinin körüğüdür.

Öfkesini yenenler, insanların suçunu bağışlayanlar da cennetliktir. Allah iyilik edenleri sever.” (Âl-i İmrân Sûresi / 134)

İnsanın kendine yapacağı en büyük zarar aslından, özünden habersiz olması, ruhunu besleyen şifa olan şeylerden yüz çevirmesidir.

İnsanın en büyük sınavı ruhuyla tanışıklığı veya ondan uzaklığıdır, sonra da diğer insanlarla muhatap oluşu. Kendinden habersiz insanlardan oluşan bir toplumda önüne konulan herşeye meyletmek kaçınılmazdır.

Davranışlarımızın çok çabuk değişiyor olması, sürekli hızla kötüye gidiyor olması da sabit doğrularımızın olmamasından kaynaklanır. Etkileşimin bu kadar yoğun ve sınırsız olduğu günümüzde, özünü bulmak ve koruyabilmek çok zordur.

Gözünü ayırmadan annesini izlerdi çocuk ve ondan öğrenirdi herşeyi, şimdi annesinden daha sıkı gözlüyor çocuklar sosyal pencerelerden ulaştıkları insanları. Tavırlar otamatik olarak oralardan koplayanıyor.

Neyin doğru neyin yanlış, neyin güzel veya çirkin olduğu da oralardan akıyor alt beyinlere, sonra uğraş da dur sürü psikolojisindeki şuursuz kitlelerle.

Gördüğümüz gerçekte olan değil, gerçekte olan hissedebildiğimiz değil, bildiğimiz gerçekleri savunmak ve gayretinde olmak gücümüz dahilinde değil veya öyle hissettiriliyor.

Farkında olmamız gereken, kendi kontrolümüz kendimizde değil. Seçme, beğenme ve sahip olma, savunma, koruma ve geliştirme komutlarımız ve yetkilerimiz yok.

Gerçek bedenler, gerçek ruhlarla sanal bir gerçeklikte, gerçek ve tek sermayemizi tüketiyoruz. Sabit ve değişmeyen ölüme koşarken hazırlıksız ve gaflet içinde külleniyoruz.

Şüphesiz ki, insanların büyük çoğunluğu ayetlerimizden gafildir.(10/Yûnus 92 )

Önceki İçerik
Sonraki İçerik
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SOSYAL MEDYA

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
4,338TakipçilerTakip Et
- Reklam -spot_img

Yeni İçerikler

Son Yorumlar

Mücahide yorumladı Küçücük Yüreğim
Makbule Ar yorumladı Küçücük Yüreğim
Melik Köroğlu (salihi) yorumladı İslâmiyet’in Penceresinden Çocuklar
Rıdvan kamar yorumladı Modern Dünyanın Gizli Düşmanı