28.9 C
Bursa
3 Eylül 2025 Çarşamba
spot_img
Ana SayfaMübarek Günler & GecelerGül Kokulu Peygamberin (s.a.v.) Nurlu Gelişi

Gül Kokulu Peygamberin (s.a.v.) Nurlu Gelişi

Bugün, takvimler gül kokar. Bugün, zamanın içinden bir nur geçer. Çünkü bugün, insanlığın en güzel örneği doğmuştur. Bugün, bir gül açmıştır çölün ortasında; kokusu hâlâ yeryüzünü dolaşır. Gül kokulu Peygamber Efendimiz (s.a.v.), sadece bir tarih değil, bir hakikatin doğumudur. O, yetimliğin içinden merhameti büyütmüş, taşların arasından hikmeti çıkarmıştır. O doğduğunda, gökyüzü susmuş, yeryüzü dinlemiştir. Çünkü kelam, onunla anlam bulmuştur. Çünkü iman, onunla yönünü tayin etmiştir. Bugün, onun doğumunu kutlamak; sadece bir geçmişi anmak değil, bir ahlâkı yeniden kuşanmaktır. Bugün, onun yürüdüğü yolları hatırlamak; adaletin, sabrın ve şefkatin izini sürmektir. O, ümmetini sadece sözle değil, hâl ile eğitmiş; imanın gereği ile hayatı öğreten bir rehber olmuştur.
O doğduğunda, insanlık yeniden doğdu. Çünkü o, karanlığa karşı bir ışık, zulme karşı bir adalet, nefrete karşı bir rahmettir. Bugün, onun doğum günü; ama aslında bizim yeniden doğma günümüzdür. Çünkü her hatırlayış, bir diriliştir. Her salâvat, bir yakınlıktır. Her dua, onun izinden gitme arzusudur. Ey gönül, bugün susma. Bugün, onun hatırına konuş. Bugün, onun hatırına affet. Bugün, onun hatırına sev. Çünkü o, sevmeyi bize öğretti. Çünkü o, affetmeyi bize gösterdi. Çünkü o, Allah’a giden yolu bize açtı. Bugün, bir gülün hatırına yaşa.

O doğduğunda, insanlar hâlâ putlara secde ediyordu. Kalpler taşlaşmış, vicdanlar susmuştu. Ama onun gelişiyle taşlar dile geldi, vicdanlar uyanmaya başladı. Çünkü o, sadece bir insan değil; insanlığın en yüce hâliydi. O, Allah’ın “Habibim” dediği bir kuldu. Ve biz, onun ümmeti olmakla şereflendik.

Bugün, onun doğumunu kutlamak; bir gülün açılışını seyretmek gibidir. Sessizce, derinden, huşu içinde… Çünkü o, gösterişten uzak bir hayat sürdü. Çünkü o, tevazu’nun zirvesiydi. Bugün, onun doğumunu anmak; kendimize dönmek, kalbimizi yoklamak, hâlimizi tartmaktır. O, bize sadece nasıl yaşanacağını değil, nasıl ölüneceğini de öğretti. Çünkü onun her hâli bir örnekti. O doğduğunda, gökler sevinçle titredi. Bugün, biz de titremeliyiz. Ama korkudan değil; özlemden, sevgiden, minnetten. Çünkü onun adı anıldığında, kalpler yumuşar. Çünkü onun sünneti hatırlandığında, yollar aydınlanır. Çünkü onun duası, ümmetin en büyük sermayesidir.

Bugün, onun doğum günü. Ama bu günü sadece kutlamak yetmez. Bu günü yaşamak gerekir. Onun ahlâkıyla, onun sabrıyla, onun merhametiyle. Çünkü o, “Ben güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim” (bk. Muvatta, Husnü’l Halk, 8; Müsned, 2/381) buyurdu. Bugün, o ahlâkı yeniden kuşanma günüdür. Ey kalem, yaz. Ey gönül, hatırla. Ey dil, salâvatla coş. Çünkü bugün, bir gülün hatırına yaşanır.

Bugün, Peygamber Efendimizin (s.a.v.) doğum günü. Ama bu gün, sadece bir kutlama değil; bir aynaya bakma günüdür. Çünkü O’nun doğduğu gün, insanlık yeniden doğdu. Bugün, ümmetin hâliyle O’nun mirasını karşılaştırdığımızda, aynada gördüğümüz şey bir yara mı, yoksa bir umut mu?

O, ümmetine adalet bıraktı; biz zulmü çoğalttık.
O, merhametle yürüdü; biz öfkeyle koştuk.
O, susarak öğretti; biz bağırarak unuttuk.
O, ümmetim dedi; biz “ben” dedik.

Bugün, O’nun doğumunu anmak; bir içsel dirilişe çağrıdır. Çünkü O’nun gelişi, karanlıkta bir ışık gibiydi. Ve biz, o ışığın gölgesinde yaşamayı seçtik. Oysa O, gölgeyi değil nuru öğretti. Bugün, yeniden doğmak gerekir. Ama bu doğum, bir annenin rahminden değil; bir kalbin pişmanlığından olur. Bir gözyaşından, bir secdeden, bir “Ya Rab” nidası ile.

Ümmet, bugün çok ama çok yorgun, dünya telaşından… Parçalanmış, unutmuş, savrulmuş. Ama O’nun mirası hâlâ duruyor. Kuran’ı Kerim hadis, bir dua, bir sünnet gibi… Ve o miras, hâlâ diriltici. Çünkü O’nun doğumu, zamanın içindeki bir kıyam gibiydi. Bugün, o kıyamı içimizde yeniden kurmak gerekir. Her kalp, bir Mekke olabilir. Her gözyaşı, bir diriliş gibi düşebilir. Her tövbe, bir diriliş olabilir. O doğduğunda, taşlar bile yumuşadı. Bugün, kalpler taş gibi. Ama O’nun hatırına, yumuşayabilir. Çünkü O, ümmetini affetmeyi öğretti. Bugün, O’nun doğumunu anmak; affetmeyi hatırlamaktır. Kendini, başkasını, geçmişi…

Ey ümmet, bugün susma. Bugün, O’nun hatırına konuş. Ama kelamla değil; hâl ile. Bugün, O’nun doğumunu kutlamak; O’nun gibi yaşamaya niyet etmektir. Bugün, içsel bir hicret başlatmaktır. Kalpten kalbe, gafletten hakikate, karanlıktan nura doğru… Bugün, yeniden doğ. Çünkü O, doğduğunda bizim için doğdu, vesselam.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SOSYAL MEDYA

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
4,338TakipçilerTakip Et
- Reklam -spot_img

Yeni İçerikler

Son Yorumlar

nurettinacar2016@gmail.com yorumladı Arifler Neden Susar?
Süleyman akgül yorumladı Dilden Kalbe Şükür
Nisa Gül Dağyar yorumladı İnsan Olmak
Birsen BİNGÖL yorumladı Dilden Kalbe Şükür