33.5 C
Bursa
25 Haziran 2025 Çarşamba
spot_img

Kapalı

Kasım başları, hafif hafif serinleyen Datça denizinde tek tük yüzenler vardı. Sahilde uzun uzun yürüdü. Nihayet çocuk parkındaki banklardan birine oturdu. Deniz, hava, mis gibi bal çamlarının kokusu, ılık ılık esen meltem… Hamdetti…

İş çıkışı nefes almak için muazzam bir manzaradaydı. İstanbul’da aynı işi yapan arkadaşları bu sahilde 10 dakika oturabilmek için koca yılı çalışarak geçirip on saat yola katlanıp en fazla yirmi gün ayırabilirdi. Oysa o, mesai bittiğinde Datça’da, sahilde denizi seyredip ruhunu ferahlatabiliyordu.

Nihayet arkadaşı geldi, elindeki termostan bir bardak sıcak çay ikram etti. Şimdi keyfi bir üst seviyeye çıkmıştı.

“Elhamdülillah, bu çay var ya, nimet… Hele bu manzarada, bu saatte…”

Arkadaşı gergindi biraz:

“Sana şaşırıyorum, nasıl bu kadar huzurlusun? Her şeye şükrediyor, her şeyin başka bir tadını buluyorsun.”

Belli ki bir şeye canı sıkılmıştı arkadaşının.

“Şuraya otur ve dalgaları dinle; sanki ‘sakin ol’ diyorlar her seferinde. Senin canını ne sıktı ise, uzaklara doğru fırlat gitsin suya…”

Arkasına yaslanıp çayını yudumladı. Arkadaşı derin bir nefes alıp,

“Aslında hiçbir şey… Günlük yorgunluk işte…”

Sonra daldı gitti uzaklara. Parkta genç bir anne çocuğunu oyalıyordu. Ağzında sakızı şakır şukur çiğniyor, bir oraya bir buraya çocuğunun peşinden koşturuyordu. Gözlerini onlardan alamayan arkadaşı,

“Utanmıyor, ağzında sakız çak çuk… Bir de ÖRTÜLÜ olacak…”

Örtülü – kapalı – tesettürlü – off-line… Ne kadar geniş ifadeler. Kapalı bir şeyin işlevini durdurduğu anlamına geliyor.

Kavanoz kapalı: İçine erişemezsin demek.

Bilgisayar kapalı: Hizmetini kullanamazsın.

Yol kapalı: Geçiş yapamazsın.

Kapalı, yok manasına gelmiyor. Bir şey mevcut ancak kullanım izni durdurulmuş. Mümkün olunca tekrar açılacak. Kavanoz, bilgisayar, yol…

Kapalı kadın: Konuşmaya, iletişime, eğlenceye, rahat erişilebilirliğe kapalı. Sınır belirlemiş kendine. Mevcut ama yalnızca izin verdiklerine… Özel bulduklarına, Rabbinin müsaade kıldıklarına… Mecaz değil bu ifade; esas ve hakiki manasıyla kullanılabiliyor.

Örtülü: Bir şeyle kaplanmış, örtülmüş olan.

Örtülü masa: Korumak, süslemek için üzerine başka bir malzeme almış.

Örtülü ödenek: Bütçede saklı bir kısmın özel sebeplere aktarılması.

Örtülü bahçe: Çiçeklerle kaplanmış, süslenmiş.

Örtülü kadın: Bedenini inançları ölçüsünde sarıp saklamış.

Tesettür: Sözlükte “örtünmek, kuşanmak; başkaları ile kendisi arasına perde koymak, bir şeyin içinde veya arkasında gizlenmek” anlamlarındadır. Setretmek, gizlemek, izin ölçüsüne dahil olmak.

Tesettürlü kadın: Sınırlarını inançlarının çizdiği, ölçülü, duru, seviyeli, masum, mağrur, edepli, sabırlı, hoşgörülü, ince, hassas, merhametli, fedakâr, şefkatli… Daha nice güzel hallerle ziynetlendirilmiş Afife Hanım olarak mana buluyor insanlarımızın gönüllerinde. Bize bu ölçü ve hislerini veren geçmiş hanımlara minnet duyuyorum.

“Mü’min kadınlara da söyle: Gözlerini harama bakmaktan sakınsınlar; iffet ve namuslarını korusunlar. Mecbûren görünen kısımları müstesnâ, güzelliklerini ve süslerini teşhir etmesinler. Başörtülerini, yakalarının üzerine kadar örtsünler.” (Nûr 31)

“Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve mü’minlerin hanımlarına söyle: Evlerinden dışarı çıktıkları zaman dış örtülerini üzerlerine alsınlar. Bu, onların iffetli kadınlar olarak tanınmaları ve kötü insanlar tarafından sözlü veya fiilî tâcize uğrayıp incitilmemeleri açısından en uygun yoldur. Allah, çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir.” (Ahzâb 59)

Günümüz gerçekliğinde, her şeyin hızla bozulup tüketildiği ortamda örtülü olmak başka bir yerde. Bezi başına dolayıp Allah’ın lütfu bedenlerini bir sınır içinde kimseyi sokmadan muhafaza etmesi gerçeğini; türlü renkli, türlü süslü örtüler, makyaj, takı, aksesuarla sadece bir bezeme olarak değiştirdiler.

Üzerinde çokça konuşulan örtülü kadının yapıp yapamayacakları, kafa karıştıracak bir karmaşıklıkta değil. Hayatın her alanında sayısız kural ve sınırla yaşıyoruz. Bu, bizim daha kolay ve huzurlu olmamızı sağlıyor. Kadim öğreti ve disiplinler de içsel huzurumuz için kurallarını net bir şekilde ortaya koyuyor. Sıkıntı, mevcudu esnetip dejenere etmekte.
Doktor, şıklık olsun diye hastayı solundan muayene edemez. Değişiklik olsun diye ameliyat öncesi temizlenme işleminin sırasıyla oynayamaz. Dikişi kafasına göre atamaz. O işin belirlenmiş ölçüsü ne ise, ona bağlı kalır.

Dini bir mesele olan örtü, toplumsal yapımızda yüzyıllardır kabul görmüş bir ölçüdür. Bunu olduğu gibi tüm varlığıyla kabul eder veya “şimdilik yapamıyorum, Rabbim nasip eder inşallah” diye ertelersin. “Böyle de olur” diye bir tutum, deformasyona yönelik her çaba; esneklik izni olmayan bu mevzuda ciddi günah sebebidir.

Örtü, kadının süsü değil; süslü bedenini setreden örtüsüdür. Bu aynı zamanda o kadının tavır ve davranışlarına da dışarıya karşı bir “dur” duvarıdır. Genel olarak eviyle gezinmek kadar güvenli bir ortam sağlar. Halini de örter. Ölçülü gülmek, ölçülü konuşmak, ölçülü davranmaktır.

Şairin ifadesi:

“Mücevher, mahfazasında bin kere daha kıymetlidir. Kadın, örtünürse kadındır. Bunun aksi olursa eğer, sokağın malı sayılır.”

İfade sert gibi görünse de senin yüreğinde zerre kıymeti olmayanın tenin üzerinde gözlerinin gezmesine de iznin olmamalıdır.

Örtülü kızlarımızın, kadınlarımızın sahnelerde şarkı söyleyip dans etmeleri, örtünün manasına vakıf olmadıkları anlamına gelir. Setrin, gizlemenin içinde kadın inceliğini muhafaza var; bu, gerçeğin içini boşaltmaktır. Kendini sesiyle âleme açan bir ruhun bedenine türlü ziynet ve süs yakışır; örtmek ve saklamak vazifesi olan örtüler değil.

İnançlarına göre tavırlarını değiştiremeyenlerin, istek ve arzularına göre dini değiştirmeleri büyük günahtır…

Sapın çöpün harmanlandığı zamanın âhirinde Rabbim hepimizi muhafaza eyleye…

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ

Hikmeti İlahi

Aczini Sevmek

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SOSYAL MEDYA

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
4,338TakipçilerTakip Et
- Reklam -spot_img

Yeni İçerikler

Son Yorumlar

Serdar yorumladı İman: Miras mı, Tercih mi?
nurettinacar2016@gmail.com yorumladı Bir Selamın Hakkı