Değerli okurlarım;
Bid’at sözlükte örneksiz, model alınmaksızın yapılan yeni şey, icat anlamına gelir. Dini terim olarak ise Hz. Muhammed (s.a.v.) ve O’nun sahabeleri döneminde dinde olmayıp daha sonra ibadet niyetiyle ortaya çıkarılan söz, fiil ve inançlardır. İbadetlerde asıl olan Allah ve Resulü (s.a.v.) tarafından belirlenmiş olmasıdır.
İslam bilginleri bid’at kavramını ikiye ayırmışlardır: Bid’at-i Hasene ve Bid’at-i Seyyie.
1- Bid’at-i Hasene (İyi Bid’at): Hz. Peygamber (s.a.v.)’den sonra ortaya çıkan, ancak dinin genel usul ve prensiplerine aykırı olmayan ve Müslümanlara fayda sağlayan yeniliklerdir. Yani genel olarak iyi olan bidatlerdir.
Örneğin, Hz. Ömer zamanında teravih namazının cemaatle kılınmaya başlanması, Kur’ân-ı Kerim’in kitap haline getirilmesi, minarelerin yapılması, hoparlörden ezan okunması, Kutlu Doğum Haftası’nın kutlanması, boncuklardan oluşan ipli tesbihin yapılması vb. Bakıldığı zaman bunların hepsi Peygamberimiz (s.a.v.)’den sonra ortaya çıkmıştır ama hepsi de günlük hayatımızı kolaylaştıran iyi, güzel bidatlerdendir.
2- Bid’at-i Seyyie (Kötü Bid’at): Dinin temel hükümlerine, Kur’an ve Sünnete tamamen aykırı olan, dine fazlalık veya eksiklik getiren, dolayısıyla kesinlikle terk edilmesi gereken bidatlerdir.
Örneğin, türbelere bez bağlamak, mum yakmak, ölülerden medet ummak, sünnette olmayan cenaze merasimleri düzenlemek vb.
Bizim asıl amacımız dine bir şeyler eklemek değil, unutulan veya terk edilen sünnetlere sarılmaktır. Bir uygulamayı yaparken düşünmemiz gereken, “Bunu Peygamberimiz yaptı mı? Sahabenin böyle bir uygulaması var mıydı?” Bu konuda Peygamberimizin (s.a.v.) hadislerine bakmak en doğrusu olacaktır.
“Kim İslâm’da güzel bir işe öncülük eder ve kendisinden sonra bununla amel edilirse, kendisinden sonra o işi yapanlar gibi sevap alır. Üstelik onların sevaplarından da bir şey eksilmez. Kim de İslâm’da kötü bir davranışa ön ayak olur ve kendisinden sonra bununla amel edilirse, kendisinden sonra onu yapanlar gibi günah alır. Onların günahlarından da bir şey eksilmez.” (Müslim, İlim, 15)
Yine başka bir hadisinde şöyle buyurmuştur:
“Sözlerin en doğrusu Allah’ın Kitabı’dır. Yolların en iyisi Muhammed’in yoludur. İşlerin en kötüsü (dinde) sonradan uydurulanlardır. Ve her bidat dalalettir.” (İbn Hanbel, III, 310)
Hadis-i şeriflerden de anlaşılacağı üzere bidat dalalettir (sapıklıktır). O yüzden özellikle kötü bidatlerden sakınmamız gerekmektedir. Maide Suresi 3. ayette Yüce Rabbimiz şöyle buyurmuştur:
“Bugün size dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslam’a razı oldum.”
Allah, İslam dininin artık eksiksiz olduğunu, tamamlandığını belirtmiştir. Müslümanların, Allah’a yakınlaşma niyetiyle de olsa sonradan yeni bir ibadet veya inanç biçimi icat etmesine gerek yoktur.
Hayatımızın her anını Kur’an’ın hikmeti ve sünnetin rehberliğinde yaşamayı nasip etsin.
Âmin, çokça âmin.
Kalbi dualarımla…




