9.2 C
Bursa
4 Kasım 2025 Salı
spot_img
Ana SayfaTasavvufMarifet Nedir?

Marifet Nedir?

Marifet, sadece bilmek değil; kalbin Hakk ile hayat bulmasıdır. Bu yazı, Şems-i Tebrîzî’nin özlü cevabından yola çıkarak, nefsin susmasıyla başlayan ve niyetin saflaşmasıyla tamamlanan bir içsel diriliş yolculuğunu anlatıyor.

“Marifet nedir?” sorusu, sadece bir tanım arayışı değil; insanın kendine yönelttiği en kadim sorulardan biridir. Şems-i Tebrîzî’nin cevabı, bu soruya bir tanım değil, bir yön verir: ‘Kalbin Hakk ile hayatlanmasıdır.’ Bu cevap, bilginin ötesinde bir hâl, bir diriliş, bir dönüşümdür.

Şems-i Tebrîzî’nin bu cevabını takip eden yedi öğüt, marifetin nasıl yaşanacağına dair çarpıcı bir yol haritası sunar:

Nefsi Sustur: Diriyi Öldür

Marifet yolunun ilk adımı, nefsin dizginlenmesidir. Nefs, insanın içindeki kontrolsüz arzuların, kibir ve bencilliklerin kaynağıdır. Onu yok etmekten ziyade, onunla bilinçli bir mücadele vermek gerekir. Nefsin susması, insanın manevi yolculuğunda gerekli olan ilk sessizliktir.

Kalbi Uyandır: Ölüyü Dirilt

Kalp, aslında fıtraten Hakk’a açıktır; ancak dünya uğraşılarıyla ağırlaşan, gafletle kararan kalp ölü gibi olur. Marifet, bu kalbi yeniden diriltmektir. Sevgiyle, ilimle, zikreyle… Kalp dirilirse, insan yeniden ışık bulur.

Dünyayı Hafiflet: Bulduğunu Yitir

Mal, mülk, mevki… Bunlar dünya güzellikleri olsa da kalbe yerleştirildiklerinde insanı hakikatten uzaklaştırabilir. “Yitirmek” burada terkten çok, kalpten çıkarmaktır. Gönüldeki ağırlıklar hafifledikçe, yürek daha fazla nur alır.

Ahireti Hatırla: Yitiğini Bul

Unutulmuş olanı hatırlamak… Ahiret bilinci, dünya hayatına mânâ katar. Marifet, sadece bu dünya için değil, ebedi yurt için de hazırlıktır. Sonsuz olanın farkında olmak, davranışları ve duyguları dönüştürür.

Hevâyı Bırak: Varı Yok Et

Hevâ, kişinin bencil arzuları, beğenileri ve kişisel kabulleridir. Hakikate giden yolda bu “var” olan şahsi isteklerin yok edilmesi gerekir. Bu da ancak Allah rızasını öncelemekle, teslimiyetle mümkündür.

Niyeti Canlandır: Yoğu Var Et

Niyet, gözle görülmeyen ama amelin ruhunu taşıyan özüdür. Niyetsiz amel manasız olur; fakat halis niyetle yapılan küçük bir iyilik bile büyük bir sevaba dönüşür. Hadiste buyurulur: “Ameller niyetlere göredir.”

Son Söz: Kalbin Dirilişi ile Gelen Marifet

Şems-i Tebrîzî der ki: “Marifet kalptedir, delâlet dildedir.” Gerçek bilgelik, kuru bilgi yığını değil; kalbin Hakk ile hayat bulmasıdır. Dil söyler ama kalp tasdik etmezse, söz hakikate erişemez.

Bu yolculuk, sadece bilgi edinme değil; içsel bir dönüşüm, bir “kendine dönme” sürecidir. Kalp dirildikçe, nefis söner; niyet saflaştıkça, hakikat belirginleşir.

Ve belki de gerçek özgürlük, kalbin Hakk’a yönelmesiyle başlar.

Şimdi kendimize soralım: Kalbimiz gerçekten dirildi mi? Yoksa hâlâ sadece ritimle var olan, ama hakikatten uzak bir et parçası mı? Dirilen her kalp, bu çağın karanlığında bir kandil olur. Ve belki de marifet, bu kandilin ışığında yürümeyi seçmektir.

Önceki İçerik
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SOSYAL MEDYA

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
4,338TakipçilerTakip Et
- Reklam -spot_img

Yeni İçerikler

Son Yorumlar

nurettinacar2016@gmail.com yorumladı İnsan ve Kâinat Arasındaki Denge
nurettinacar2016@gmail.com yorumladı Edep: Mecburi İstikamet
nurettinacar2016@gmail.com yorumladı Zamanın Esirinde, Kâinatın Diline Karşı