Toplumumuz çatırdıyor… Zaman geçtikçe daha da yozlaşan ve kötüleşen popülizm rüzgârının önünde savrulan, geleneklerinden kopan toplumlar zaman içinde çöker, yok olur gider. Tarih bunun örnekleriyle dolu.
Peki, buna rağmen sınırsız özgürlük adı altında daha fazla içmeyi, soyunmayı, lisan kabalığını, küfrü, argoyu, ahlaksızlığı, birbirine geçmiş cinsiyetsiz oluşumları ve inançsızlığı, yani her türlü yozlaşmayı teşvik edenler de bunu görmüyor mu? Sizce bu toplumsal yapıyı göz göre göre teşvik edenler ve sözde daha fazla özgürlük adı altında bu olumsuzlukları savunanlar bu ülkenin dostu ve bu milletin seveni olabilirler mi?
Farklı dünya ülkelerinde, zaman zaman ülkemizdeki taksicilerin ve bir kısım esnafın yabancılardan haksız kazanç elde etmeye çalışması, pek çok hizmeti turistlere tutturabildiği fahiş fiyattan satmaya çalışmasına dair haberler artık sıklıkla dillendirilir oldu. Gelinen durum gösteriyor ki Osmanlı’dan sonra özellikle İslami manada çok dejenere olduk. İslami manada dejenerasyon, ahlaki ve davranışsal anlamda üstü örtülemez düzeyde kendini ortaya çıkartıyor.
Çeşitli titrlere sahip insanlar, toplum bilimcisi diye ekranlara çıkartılanlar, sosyologlar vs. ekranlara çıkartılıyor; olaylar etrafında dönüp dolaşılıyor fakat sonuç yok. Neydi o söz? “Toplandık, konuştuk, dağıldık!”
Sonuç? Sonuç yok! Çünkü olayların üzerinde konuşuluyor, çözümler üzerinde değil. Mesela kaç yazdır bitmek tükenmek bilmeyen orman yangınlarına karşı üretemediğimiz çözümler, netice vermeyen yaptırımlar, yetersiz kurallar, kanunlar ve her yaz aynı döngü!
İşte üzerinden çok geçmemiş olan otel yangınında da olay ve sebepleri üzerinde çok konuşuldu. Fakat gözden kaçırdığımız nokta şu ki sürekli bir toplumsal olumsuzlukla karşılaşıyoruz. İhmaller, umursamazlıklar, duyarsızlıklar ve eğitimsizlikler sebebiyle aynı problemlerle sürekli yüzleşmek zorunda kalıyoruz.
Açıkçası bireysel olay odaklı konuşmayı bırakıp konuları derinlemesine, yani toplumsal sebeplerine inerek incelemek gerekmez mi? Farkında değil miyiz, bu toplumda genel bir ahlak problemi var. Ahlak probleminin temelinde ise değer eğitimi problemi vardır. Bırakalım her şeyi ve bu topluma gece gündüz ahlak ve dürüstlük eğitimi vermek lazım. Çünkü başımıza ne geliyorsa ahlaksızlık sebebiyle geliyor.
Çimentodan demirden çal, depremde binan yıkılsın. Belediyeye rüşvet ver, olmayan yangın merdivenine, duman uyarısına, ziline, çalışmayan su sistemine ruhsat al. Binaya ruhsatı aldıktan sonra kirişi kes, kaçak kat çık.
Tamire gidersin, tamirci birini yapar; tekrar gelsin diye başka bir şeyi bozar. Ülke azıcık zora girince marketçi, toptancı, perakendeci fiyatları fırlat. Sokakta yürüyen masum kadına keyfî olarak kılıçla saldırıp öldüren insan gördü bu ülke… Üstelik saldırgan kayda değer bir üniversite mezunu! Demek ki üst düzey okullardan mezun olmak, diploma sahibi olmak, insan olabilmek problemini ve toplumsal sorunu çözmüyor.
Günahsız çocuklar, sözde ebeveynlerinin ahlaksızlıkları bilinmesin diye katledilir. Daha yeni, para için çocuk öldüren doktor çetesine denk gelmedik mi? Af edersiniz, toplumdaki diğer ahlaksızlıkları saymaya terbiyem de müsaade etmiyor ama her gün TV’lerden bangır bangır dinliyoruz.
İçki sebebiyle kaza yapıp başkasının hayatına mal olan kişiye verilen cezayı mı konuşmalıyız, yoksa bir daha içki sebebiyle kaza olmaması için yol mu aramalıyız? Elbette ikincisi! O zaman olay odaklı değil, çözüm odaklı ve temel odaklı olmak zorundayız.
Olmuyor kardeşim, görmüyor musunuz? Bakın Osmanlı tarihine! Yahu, bizi sevmeyen Avrupalıların seyyahları bile daha 100 yıl önce bu ülke insanının ahlakını, dürüstlüğünü öven, hayranlık belirten ifadeler kullanmışlar. Tarihin hiçbir yerinde bu toplum bu hâlde olmamıştı.
Osmanlı’da çocuk tacizi, haksız adam öldürme, gasp, taciz, tecavüz, sahtekârlık vs. yokken; bu toplum 100 yıl içinde neden böyle oldu, bunları analiz etmek gerekmez mi? Bitmeyen terör yapılanmaları… Hepsinin temelinde ters giden bir şeyin olduğunun tespitini yapmak çok mu zor!
Eğitimin içeriğinde sıkıntı var. Kitap kapağı değiştirmek, müfredatı değiştirmek, sisteme yenilikler getirmek, toplumsal anlamda problemin çözümü olmuyor. Bence bırakın pek çok şeyi; gece gündüz, 7’den 70’e sadece dürüstlük, saygı, vatan, bayrak sevgisi, insani değerler eğitimi verelim ülkem insanına.
Çünkü ülkeler ve toplumlar ahlaki yozlaşma yüzünden çözülür, ayrışır, tükenir ve çöker. Ülkemin geleceği için acilen ahlaki kalkınma planlaması yapmak gerek. Üstelik güzel bir planlama ile, bu tür toplumsal olayları TV’de, medyada çok da gösterip hassas insanları toplum ve ülkemin geleceği anlamında umutsuzluğa sevk etmeden, kısa, orta ve uzun vadeli bir ahlaki kalkınma programı ortaya koyup sıkı bir şekilde de takip etmek gerekiyor.
Saygıyla, görüşmek üzere.