Çocuklarınızın kullandığı eşyaların üzerindeki baskılara hiç dikkat ettiniz mi? Evet evet o ilkokul çanta baskılarından falan bahsediyorum sizlere, hani o çocuklarınız heves ediyor diye koşa koşa satın almaya gittiğiniz okul eşyaları var ya.
Kurgusal karakterler… Gerçekte var olmayan fakat filmleri yapıldığı için sanki gerçekten de varmış gibi gösterilen yabancı çizgi film karakterleriyle dolu Ümmetin çocuklarının etrafı.
Biz özgürlüğüne düşkün bir millettik hani? Ne ara bu denli köleleştik. Hem de bile isteye… Kimseciklerin de bu durumdan rahatsız olmaması beni daha da öfkelendiriyor.
Bir ablayım. Kardeşimi okula götürüp getirirken etrafıma bakınıyorum fakat her bakışta bin pişman eğiyorum başımı öne. Ümmetin çocukları baştan başa yabancı devletlerin kurgusal karakterleriyle evrilmiş. Daha hiçbir şeyden haberdar olmayan çocukların gözünde cinselliğin normalleştirilmesine neden olan o çıplak bebek Barbie, “Karlar Kraliçesi” maskesi giydirilmiş Buz Tanrısı Elsa, Tanrısallığın zihin aktarımında rol oynayan kurgusal karakterlerden sadece biri olan Bugs Bunny, Spider-man, Batman ve daha niceleri…
Soruyorum. Gerçekten bunlara gerek var mı? Bizim çocuklarımız bunlar ya hu, Ümmetin çocukları bunlar. Peygamberimiz Hz. Muhammed aleyhisselamın methettiği ümmetin çocukları. Müslüman-Türkler olarak yabancı devletlerin gerçekte var olmayan kurgusal karakterleriyle yatıp kalkmamız sizce ne kadar normal? Beni sorgulatan ve esasında pek de çok korkutan bir gerçek de var ki anne babalar bu durumdan hiç de şikayetçi gözükmüyor.
Yabancı kurgusal karakterleri çocuk çantalarına, tişörtlerine, ayakkabılarına baskı yapıyorlar. Bizim yavrular da onları seve seve kullanıyor. Hatta anne babalar beni daha iyi anlayacaktır, lisanslı olduğu gerekçesiyle diğer baskısız kıyafetlerden, ürünlerden çok daha pahalıya satılıyor bu ürünler. Lisanslı, yani kurgusal karakter baskılı ürünleri kullananlar toplumda diğerlerinden daha ayrı bir yerde görülüyor yani. Evvelki yıllardaki “süt tozu” meselesi gibi… Şimdi daha iyi anımsadınız mı?
Yüzyıllardır savaş halinde olduğumuz, binlerce insanımızı öldüren-şehit eden bu zalimlerin ürünü olan kurgusal karakterler yerine, bizlerin gerçek kahramanlarının baskılarını yapsak hiç de fena olmaz ha?
Hem hürlüğü iddia ediyor, “Ya hürüm ya ölürüm!” diyoruz, hem de bir yandan gittikçe köleleştiğimizi bir türlü fark edemiyoruz.
Savaş her zaman topla tüfekle olmuyor benim güzel okuyucum, olmuyor.
Benim naçizane tavsiyemdir, çantalara kıyafetlere ve diğer pek çok ürünümüze yabancı devletlerin gerçekte var olmayan karakterleri yerine, asil, şerefli Müslüman kahramanlarımızın baskılarını yapalım.
Var mısınız?
Şu dönemlerde ciddi bir sömürge altında olan; fiziksel olarak dahi köleleştirilmiş Pakistan’da bile İslami kahramanlarımızın, ömrünü İslam’a adamış insanların fotoğrafları tişörtlere, eşyalara baskı yapılıyor. Çocuklar yabanı devletlerin kucağında değil, İslam Alimlerinin kucağında büyüyor.
Sömürge halinde olan bir ülke bunu yapabiliyorsa bizi tutan şey ne? Ciddi anlamda merak ettiğim bir konudur.
Geçenlerde bu duruma Said Ercan Beyefendi de dikkat çekmişti. Kendisi bu durumdan pek çok yakındığını belirtmiş, duruma el atacağını söylemişti. Büyük kitlelere hitap eden insanların da benimle aynı fikirde olması beni pekala mutlu eden ve umutlandıran bir durumdur.
Lütfen Değerli Okurlarım, lütfen şu durumdan bir an önce kurtulalım.
Harezmi, Farabi, İbni Sina, Biruni, Evliya Çelebi, Osmanlı ve Selçuklu sultanları… Bu saydıklarım yalnızca ufak bir kısmı. O kadar çok güzel Alimimiz, sultanımız, kahramanımız var ki gerçekte olmayan karakterlere tamah etmememiz gerekir.
Bir sonraki yazıma kadar bu yeni dünya düzeninin köleleştirme sistemine aykırı davranmanız, bahsettiğim durumlar yönünde harekete geçmeniz ve geçirmeniz dileğiyle.
Sevgilerimle…