5 C
Bursa
25 Kasım 2025 Salı
spot_img
Ana SayfaAhlakDoğru Olmanın Gücü

Doğru Olmanın Gücü

Avukat tekrar sordu, “Size zarar vermek istediğine emin misiniz?” Çirkin bir ses tonuyla neredeyse bağırarak “Evet, bana zarar vermek istedi. Eliyle ağzımı burnumu tutup boğmaya çalıştı. Elindeki bıçakla beni kesecekti.”

Ama yapmadı. Niyet etmiş biri bunu neden yapmasındı? Hakim sözü aldı ve sordu: “Ceza almasını istiyor musun?” “Evet istiyorum” diye yine sesini yükseltti. Suyu fazla kaçmış ayran kadar tatsız. Soğuktan donmaya başlamış işkembe çorbası kadar iticiydi sesi. “Daha fazla ceza almasını istiyor musun?”“Evet, daha fazla ceza almasını istiyorum.”

Salondan çıkarken onu tutuklayacaklarını, götürüp uzak bir yerlerde karanlık bir hücreye atacaklarını hayal ediyordu. Oysa onlarla beraber o da salondan yürüyüp çıktı.

Hakim iki soruyu da ona sormuştu ve yalanla gerçek arasındaki renk farkını çok iyi biliyordu. Yavaşça sorulanlara cevap verirken kendinden emin ses tonuyla yemine hacet bırakmadan anlatmıştı geceyi. Doğru yalanın üzerinden süzülüyordu. Işığı öyle doyurucuydu ki yalan tir tir titriyordu…

Yalan, insanın gerçeği bildiği halde saklayıp aksini söylemesidir. Yalan söyleme alışkanlığı çok kötü ve pis bir huydur. Allahu Teala yalanı haram kılmış ve şiddetle men etmiştir. Doğruyu söyleyememek ruhî ve tehlikeli bir hastalıktır. Allah’a inananların bundan tiksinip kendilerini muhafaza etmeleri gerekir. Anne babalar, çocuklarına daha çok küçük yaşta doğru sözlülüğün önemini anlatıp doğruluğa alıştırıp örnek olmalıdır. Yalanın zarar ve kötülüklerinden kendilerini sakındırmaları tatlı dil ve hikayelerle öğretilmelidir.

Yalan, insan vicdanına ciddi zarar veren, kendisine ve topluma saygısını yok eden, giderek büyüyen ve diğer sosyal davranışlarına da tesir eden bir davranıştır ve günahtır. Mümin yalan konuşamaz. Kalbinin doğruluğu bunu engeller. Allah korkusu ışık olur. Yalanın karanlık ve girift dünyasından sakınır. Dili yüreğinin pusulasıdır.

İmandan sonra en güzel haslet doğruluktur. Mümin inanan demektir. İnanan ve kendisine inanılan. Doğruluk müminin en belirgin sıfatıdır, karşılığı iki dünyada da hayır ve iyilik olan bir davranıştır. Mümin zarar gelmeyecek güvenilir kimse demektir. Allahu Teala Kur’an-ı Kerim’de yalanı ve yalancılığı açık bir şekilde yasaklamıştır.

“Şüphesiz ki sözde ve işte doğruluk hayra ve üstün iyiliğe yöneltir. İyilik de Cennet’e iletir. Kişi doğru söyleye söyleye Allah katında sıddîk diye kaydedilir. Yalancılık yoldan çıkmaya sürükler. Fucûr da Cehennem’e götürür. Kişi yalancılığı meslek edinince Allah katında çok yalancı diye yazılır.” (Buhâri, Edeb 69)

Hakkını almak için yalan söyleyerek, gaflet ve cahillikten hakka girer insan. Şeytan yanıltır düz göreceği gerçekleri. Bulandırır zihnini zulme uğradığı fısıltısıyla. Nefsin de hoşuna gider masum olduğuna inanmak ve buna inandırmak için çabalamak.

Kimse doğruyu görmüyor, kimse söylediğini bozamıyor zanneder. Usulca anlatır acımasızca hissettiklerini. Koca âlemde sahipsiz, ölçüsüz bırakılmış gibi…

“İnsan hiçbir söz söylemez ki, yanında onu gözetleyen yazmaya hazır bir melek bulunmasın.” (Kaf Sûresi, 18)

Rabbim duru yarattığı kulunun kendini mundar etmesine gadaplanır. Yalan her gün biraz daha koyulaşan bir karalık salar insan yüreğine ve zamanla yüzüne.

“Dört huy vardır ki bunlar kimde bulunursa o kişi tam münâfık olur. Kimde de bu huylardan biri bulunursa, onu terk edinceye kadar o kişide münâfıklıktan bir sıfat bulunmuş olur:
Kendisine bir şey emanet edildiği zaman ona ihanet eder.
Konuştuğunda yalan söyler.
Söz verince sözünden döner.
Düşmanlıkta haddi aşar, haksızlık yapar.” (Buhârî, Îmân 24)

Haksızlığa uğramanın kaçınılmaz olduğu bu kirli dünyada kendine hâkim, karşısındakine cellat olup hüküm verip uygulamayı yasaklamıştır Rabbim. Güvenilmeyi nimet olarak ihsan eder, ziyan edeni kendi vahşi alanında bırakır.

Yol gösterir, detaylandırır, ruhsatla kolaylık verir, sabrı ödüllendirir. Doğruluğun gücünü yüreğin gücüne yükler. Asla başka bir yolla elde edilemeyecek lütuflarla ihya eder kulunu.
Yalanla yol bulanı ise eninde sonunda karanlığında yalnız bırakır.

“Kalplerinde hastalık vardır. Allah da hastalıklarını arttırmıştır. Yalan söylemekte olduklarından dolayı onlar için acı bir azap vardır.” (Bakara, 10)

Zulme uğramak bir sınavken, hak iddiasıyla karşındakine zarar vermek ise kulun en acı kaybıdır. Geçici dünyanın kazancı nedir, kaybı ne olsun. Rabbimin rızası yanında anlık zaferlere ulaşmak için gadabına sebep olmak ne kadar acıdır.

Mevla’m içimizde gizli olanı doğruluk ile taçlandırsın. Kuluna yakıştırdığı hâller ile hâllerimizi bezesin. Şeytanın hilelerinden, şeytanî ruhlu insanların tasallutundan muhafaza eylesin hepimizi…

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SOSYAL MEDYA

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
4,338TakipçilerTakip Et
- Reklam -spot_img

Yeni İçerikler

Son Yorumlar

nurettinacar2016@gmail.com yorumladı İnsan ve Kâinat Arasındaki Denge
nurettinacar2016@gmail.com yorumladı Edep: Mecburi İstikamet
nurettinacar2016@gmail.com yorumladı Zamanın Esirinde, Kâinatın Diline Karşı