19 C
Bursa
26 Nisan 2024 Cuma
spot_img
Ana SayfaEğitimDünden Bu Güne Medreseler

Dünden Bu Güne Medreseler

Hazreti Peygamber (s.a.v) döneminde Medine’de Kur’an öğretilen bir eve Darulkurrâ adı verilmiştir, bu ev günümüz Medreselerinin ilk başlangıç şekli olarak kabul edilir. Peygamber mescidi olan Mescidi Nebevi içindeki odaların (Suffe) Darulkurrâ’nın daha modern bir hali olmuştur. Medrese modelinin temeli olarak kabul edilen Suffe’de Sahabe ders görmüş, Kuran’ı ezberlemiş, hadis öğrenmiş, İslam’ı hayatına tatbik etmiştir. Aynı zamanda Hazreti Peygamber ile görüşüp günün meseleleri üzerine istişareler yürütülmüştür.

Endülüs ile beraber ilim Müslüman ilim ve bilim adamları tarafından çağının altın devrine taşınmıştır. İslam dünyasının dört bir yanında medreseler günün Üniversiteleri görevini görmüş, dünyanın dört bir yanından İslam dünyasına akın akın öğrenciler bu medreselerde okumaya gelmişlerdir. Nizamiye Medreseleri ile beraber Medrese geleneği üst perdeden ilim hayatına girmiş, Ulemanın kendisine atıfla medreseler inşa edilmiş, medreselerin ünü doğudan batıya her yerde konuşulur olmuştur. Bu dönemde yine Cezire bölgesinde el Cezeri, Artuklu Sarayına konuk edilmiş; Medresede Sibernetik, Matematik, Tıp ve Edebi bilimler okutmuştur. Diyarbekir bölgesinde Zinciriye, Mesudiye, Parli Safa Medreseleri inşa edilmiştir. Dört mezhep fıkhının okutulduğu alanda büyük bir kütüphane kurulmuş, Evliya Çelebinin ifadesiyle bir milyondan fazla eserlik bir kütüphane de oluşturulmuştur. Yine Evliya Çelebinin ifadesiyle 70 deve yükü kitap Diyarbekir kütüphanesinden alınarak Mısır’a götürülmüş ve El Ezher kütüphanesinin temeli atılmıştır. İstanbul’u fetheden Fatih Sultan Mehmed’in hocası Molla Gürani de bu kıymetli medrese geleneğinde yetişmiş ve ufku dünyalar ötesi bir insan olarak fethe yön ve manevi güç vermiştir.

Medreseler dini hayatın asli unsurlarından biri olarak hayatiyetini devam ettirmişlerdir. 3 Mart 1924’te Tevhidi tedrisat kanunu ile Medreseler dahi birçok eski eğitim yapısı kapatılırken modern eğitimin esas alındığı ifade edilen yapılara geçildi. Okullar hiçbir zaman medreselerin tedrisat yapısını yerini tutamadı. Oluşan boşluk bir şekilde gizli saklı medrese yapılarıyla devam ettirildi. Cumhuriyetin ilk yıllarında samanlıklarda Kuran dersleri okutulurken, minarelerden, kayalıklardan gelip geçenin şikâyet etme olasılığı nedeniyle gözetleme yapıla yapıla, gizli saklı günümüze gelindi.

Günümüzde Kur’an Kursu adı altında medrese tedrisatları devam ediyor. Diyanet İşleri Başkanlığı Hafızlık eğitimine destek olmak üzere farklı kurlarla İslami ilimlerin okutulabileceği programlar düzenliyor. Medreseler halkın iaşe ve ibadete masraflarına sundukları katkılarla bir şekilde ayakta duruyor.

Geldiğimiz noktada Medreseler, resmi bir statü talebiyle; eğitim ve öğretime devam ediyorlar. Öğrencileri bir şekilde dışarıdan İmam hatip ve İlahiyat okuyarak Diyanette görev alıyorlarsa da gördükleri eğitim üzerinden tamamlayıcı bir eğitim programıyla aldıkları İcazet belgelerinin Diploma olarak kabul edilmesini istiyorlar. Medreselerin merdiven altından kurtulmasını, Diyanetin tamamen kontrolünde olmasını, iaşe ve ibatelerinin Diyanet tarafından karşılanmasını talep ediyorlar.
Velhasılı kelam, Türkiye’nin dört bir yanına dağılmış medreselerin artık görülmesini ve zorluklara rağmen devam eden bu eğitimin resmi eğitim olarak kabul edilmesini istiyorlar. Yani, görünür olmak istiyorlar. Binlerce yıldır bu ülkenin ve toprakların bizim olmasında emeği olanların bu taleplerini karşılamak ve medreselerin önündeki engelleri kaldırmak siyaset kurumun önemli vazifelerinden biridir artık.

Vesselam…

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SOSYAL MEDYA

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
4,338TakipçilerTakip Et
- Reklam -spot_img

Yeni İçerikler

Son Yorumlar

Nisa yorumladı Karınca Kararınca
ummugulsumsolmaz6565@gmail.com yorumladı İnsan ve Mana
Ümmü Gülsüm Solmaz yorumladı İnsan ve Mana
Süheyla Durna yorumladı İnsan ve Mana
Rukiye yorumladı İnsan ve Mana