17 C
Bursa
21 Mayıs 2025 Çarşamba
spot_img
Ana SayfaGenelHikmeti İlahi

Hikmeti İlahi

Zamanın birinde alim bir zat, talebelerine ders anlatırken gördüklerine körü körüne inanmamayı salık verir. Örnek olarak da bir gün evinize gelirken, evinizden bir köpeğin çıktığını, ağzının burnunun yoğurt olduğunu, koşarak uzaklaştığını görseniz, eve girince yoğurt kabının dökülmüş, etrafın batmış olduğunu görseniz bile, yoğurdu köpek yedi, mundar demeyin. Gözlerinizle bilfiil yerken görmediğiniz sürece buna hüküm vermeyin demiş.

Talebelerden biri içinden, olur mu öyle şey, daha ne olacak, yemiştir zaten diye geçirmiş.

Gel zaman git zaman, şüphe duyan talebe ormanlık bir alanda yürürken çok sıkışmış. Öyle ki çalılıkların arasına iyice sokulup ihtiyacını görmüş. Toparlanıp gidecekmiş ki çalıların arasında kanlar içinde bir bıçak bulmuş, eline alıp bakarken hemen yan tarafta yatan bir ceset görmüş, korku içinde şaşkınlıkla bakınırken devriyeler gelip yakalamışlar.

Hapse atılıp mahkemesini bekleyen talebe, korku içinde tevbe ediyormuş. Rabbim beni sen biliyorsun, bu karanlıktan beni çıkar. Günlerce gözyaşı içinde yalvarıp yakarmış Rabbine, hocasının sözünden şüphe ettiği için çok pişman olmuş. Ne atlatmak istediğini çok iyi anlamış. Hasılı, haftalar sonra adamın biri kadıya gidip, falan sebepten o adamı ben öldürdüm demiş.

Her ne kadar öyleymiş gibi görünse de aslında başka yönü ciheti vardır her olayın. Acele etmemek gerekir. Peşin hükümlü olmak başkalarının işlerini zorlaştırdığından çok bizim için zararlıdır.

“Ey iman edenler! Zannın çoğundan sakının; çünkü bazı zanlar günahtır. Gizlilikleri araştırmayın, birbirinizin gıybetini yapmayın; herhangi biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? Tabii ki bundan tiksindiniz! Allah’a itaatsizlikten de sakının. Allah tövbeleri çokça kabul etmektedir, rahmeti sonsuzdur.” (Hucurât Suresi – 12)

Gönül hisseder, göz yanılır; ruhumuz ince ayarlarla kendini zarardan sakınır. Dikkatini dağıtan, dünyalık hevesler peşinde koşanlar ise ziyadesiyle hata yapabilirler.
Baktığından ötesini göremeyenler, gözlerin açıldığı zamanda çok yorulacaklar. Göz, gönlün rotasıdır. Baktığının peşinden sürükler sahibini. Aklı kullanma yetisini bile hasara uğratır. Mantık çerçevesinde açıklayamadığı şeyleri yok sayar gönül, göz gördüğünde inat eder.

Mümin, kusurlara mazeret bulmaya çalışır; münafık ise kusur araştırır. (Abdullah Bin Mübarek rahmetullahi aleyh)
Günümüz insanı ahlaken ve tabiaten çok değişti, deforme oldu. Gerçekliğinden, edebinden, merhametinden çok şeyler yitirdi. Elinde avucunda kalan tek şey egosu ve ona hizmet eden doymaz bedeni.

Elindeki teknolojik imkânlar, teknik ve teorik donanım ile sıfırdan suç organize etme lüksüne sahip. Yeter ki birinin canını yakmak istesin. Ondan sonrası çorap söküğü gibi gelir, değil paçayı kurtarmak, canından olmak bile içten değildir.

Hikmet, baktığının esrarına ermek, Rabbin ihsanına hamd edip gereğince muamele etmektir. Kendi istek ve arzularının peşinde sürüklenenlere hikmet nasip olmaz. Kendini Rabbinin emir ve yasaklarına canı gönülden bağlayan insanın yüreği yorulmaz, yanılmaz, yormaz, yanıltmaz.

Peşin kararla kimler için neler düşünmüş ve sonrasında ne kadar özel ve güzel niyetler olduğunu fark edince utanıp pişman olmuşuzdur. Hepimizin hayatında sayısız örneği vardır.
En basitinden, beni hiç sevmiyor dediğimiz yakınımız bizim için neler yapmıştır fark edince yanmışızdır.

Sabahın erken saatinde, soğukta terlikle sokakta gördüğüm birinin, başına gelenleri dinlediğimde aklım kamaşmıştı. Metrobüste iki ayakkabısı farklı birini görünce, kim bilir ne sebebi vardır demeyi öğrendim.

Borcu çok olana savurmuştur, ceza alana hak etmiştir, başı belaya girene bulaşmıştır demeyeli çok oldu. İnsan, “Bu su testisi su yolunda kırılır”dan başka hikayeler de var diyebilmelidir. Bazan yolun oraya başka sebepten düşer, bazan suyun, bazan testinin, bazan taşıyanın hafifletici sebepleri vardır.

Kınadığını görmeden ölmez insan derler, kınadığının tadını yaşatır zaman insana. İncittiğinin ahı tutar. Kırdığın gönül soğusun, yangını dinsin diye dişin leblebi yerken kırılır. Sebep ve hikmetler farklıdır, sebep ve hikmetler saklıdır. Dar görüşümüz, zayıf gözümüz ve şaşkın gönlümüzle eşe dosta, sağa sola hakim olup hüküm vermeyelim.

Mevla’nın türlü sebebi, türlü hikmeti, türlü ikram ve izzeti vardır, kaçırırız. Hakiki mümin ve hassas ruhlu insanlar, şefkat ve merhamet duygularını beslemek için çabalar. İmanın getirisidir bu davranış. Mümin mazeret arar. Münafık suç araştırır. Demek tam olarak bunu izah eder.

Gönlünde ne olduğu, gösterdiklerinde ortaya dökülür. Hâl, ruhun vitrinidir. Ne var ne yoksa temaşa edenlere sergiler. Ne kadar saklamak istese de kul ruhunu bir şekilde döker ortaya içinin desenlerini.

Merhametle yaratılmış, imanla taçlanmış, edeple setredilmiş, ibadetle tezyin edilmiş bir cana, diğer tüm canlılara merhamet etmek yaraşır. Şartlar ve sebepler ne kadar zorlasa da kula Rabbinin rızası sevda olarak yeter. En güçlü hedef, en sağlam harita, en şaşmaz pusuladır.

Hasbiyallah ve nimel vekil

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SOSYAL MEDYA

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
4,338TakipçilerTakip Et
- Reklam -spot_img

Yeni İçerikler

Son Yorumlar

Yunus Hoca yorumladı Ömür Tükenirken
muhammet yorumladı Ömür Tükenirken
Dilek Baysal yorumladı Şeker Tadında Vakitlerin Ardından