11.7 C
Bursa
23 Kasım 2025 Pazar
spot_img
Ana SayfaİbadetlerRuhun Üç Gıdası: Kur'an, Namaz, Oruç

Ruhun Üç Gıdası: Kur’an, Namaz, Oruç

Bismillahirrahmanirrahim…

Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah’a; salât ve selâm, O’nun sevgili Resûlü Muhammed Mustafa’ya olsun.

Es-Selâmu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakâtuhu.

İnsan, çoğu zaman açlığı yalnızca bedenin ihtiyacı sanır; oysa farkında olmadan en çok ruhu aç kalır. Evet, beden gıdaya, suya ve maddî ihtiyaçlara muhtaçtır. Fakat insan yalnızca et ve kemikten ibaret değildir. Nasıl ki beden aç bırakıldığında zayıf ve yorgun düşüyorsa, ruh da beslenmezse kararmaya, daralmaya ve canlılığını yitirmeye başlar. Zira ruh da en az beden kadar acıkır ve onun da bir gıdası vardır. İnsan çoğu zaman sadece midesini doyurmaya çalışırken ruhunu aç bırakır; bunun sonucunda kalpte boşluk, hayatta ise huzursuzluk ve kayıplar ortaya çıkar.

Unutmayalım ki ruhun ekmeği buğdaydan, suyu bardaktan olmaz. Ruhun gerçek gıdası Kur’an, namaz ve oruçtur. Rabbimiz bir ayette ruhla ilgili bir noktaya değinir:

وَيَسْـَٔلُونَكَ عَنِ الرُّوحِۜ قُلِ الرُّوحُ مِنْ اَمْرِ رَبّ۪ي وَمَٓا اُو۫ت۪يتُمْ مِنَ الْعِلْمِ اِلَّا قَل۪يلًا
Sana ruhtan soruyorlar. De ki: “Ruh, Rabbimin emrindendir. Size ilim olarak ancak çok az bir şey verilmiştir.” (17/İsrâ, 85)

Bu ayet, ruhla ilgili bilgileri ancak Allah’ın bildiğini bize haber verir. Biz ise ancak peygamberin Allah’tan öğrenip bize bildirdiği bilgileri bilebiliriz.

Rabbimiz, yine farklı bir ayette kalp ve ruhun nasıl huzura kavuşabileceğini de bize haber veriyor:

اَلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَتَطْمَئِنُّ قُلُوبُهُمْ بِذِكْرِ اللّٰهِۜ اَلَا بِذِكْرِ اللّٰهِ تَطْمَئِنُّ الْقُلُوبُۜ
Onlar inanmışlar, kalpleri Allah’ı anmakla huzura kavuşmuştur. Dikkat edin, kalpler ancak Allah’ı anmakla huzura kavuşur. (Rad Suresi 28. ayet)

İşte bu ayet, kalp ve ruhun ancak Allah’ı tanımakla, O’na ibadet etmekle, O’nu tevhid etmekle ve O’na yönelmekle huzur bulabileceğini gösterir. Buna binaen Allah’a sadık, salih ve muhlis bir kul olmanın şartı da Kur’an’ı anlamak, namazı yaşamak ve oruç ile nefsi terbiye etmektir…

Bizzat kendi tecrübelerimden şunu öğrendim: Ruh, yalnızca Allah’ın emirleri ve öğütleriyle doyurulabilir. İnsan, fıtraten bazı hakikatleri bilse de Allah’ın muradını ve öğütlerini yalnızca Kur’an-ı Kerim aracılığıyla öğrenebilir.

Biliyor musun?

Kur’an, bana Peygambere yönelmeyi; tevhidi anlamayı ve insan olmanın güzelliğini öğretiyordu. Kalbim, Kur’an ile beslendikçe ruhun kapıları nâmahrem misafirlere kapanıyordu; ruhum, sözle anlatılamayacak bir huzura kavuşuyordu.

Zira Allah buyurdu ki:

يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ قَدْ جَٓاءَتْكُمْ مَوْعِظَةٌ مِنْ رَبِّكُمْ وَشِفَٓاءٌ لِمَا فِي الصُّدُورِ وَهُدًى وَرَحْمَةٌ لِلْمُؤْمِن۪ينَ
“Ey insanlar! Şüphesiz ki size, Rabbinizden bir öğüt, sinelerde olan (manevî hastalıklara) şifa, müminler için de hidayet ve rahmet olan (bir Kitap) geldi.” (10/Yûnus, 57)

Evet, Kur’an-ı Kerim ruha ve kalplere şifadır. Eğer senin de ruhun daralıyor ve kalbin sızlıyorsa mutlaka Kur’an’ı anlamalı ve onunla yaşamalısın.

Kur’an’ı okudukça, Allah’ın bana namazı neden emrettiğini fark ettim. Namaz sadece bir ibadet değil; insanın ruhunu kötülükten, fuhşiyattan koruyan, gaflet ve riya gibi kalbi kirleten her türlü hâlden uzaklaştıran bir disiplindir. Bu yüzden Rabbimiz, Kur’an-ı Kerim’de riya ve gafletin olduğu bir namazı bizlere yasaklıyor.

Buyurdu ki Rabbimiz:

اُتْلُ مَٓا اُو۫حِيَ اِلَيْكَ مِنَ الْكِتَابِ وَاَقِمِ الصَّلٰوةَۜ اِنَّ الصَّلٰوةَ تَنْهٰى عَنِ الْفَحْشَٓاءِ وَالْمُنْكَرِۜ وَلَذِكْرُ اللّٰهِ اَكْبَرُۜ وَاللّٰهُ يَعْلَمُ مَا تَصْنَعُونَ
Sana vahyedilen Kitab’ı oku ve namazı dosdoğru kıl. Şüphesiz ki namaz, insanı fuhşiyat ve münkerden alıkoyar. (Kıldığınız namaza karşılık) Allah’ın sizi anması daha büyüktür. Allah yaptıklarınızı bilir. (29/Ankebût, 45) bk. 23/Mü’minûn, 2

Bu ayette Rabbimiz, namazın bizi kötülükten alıkoyan bir nimet olduğunu anlatır.

Ama farklı bir ayette ise bazı namazların aslında kişiyi asıl amacına ve asıl kazancına ulaştırmadığını söyler ve namaz kılınca ihlas ile, samimiyetle, aşkla kılmamızı emreder:

فَوَيْلٌ لِلْمُصَلّ۪ينَۙ
Veyl olsun o namaz kılanlara!
اَلَّذ۪ينَ هُمْ عَنْ صَلَاتِهِمْ سَاهُونَۙ
Onlar ki namazlarında gaflet içindelerdir.
اَلَّذ۪ينَ هُمْ يُرَٓاؤُ۫نَۙ
Onlar, riyakâr kimselerdir.
(107/Maûn Suresi 5, 6, 7)

Biz namazı gösteriş için değil, Allah’ı razı etmek için kıldığımız zaman zaten namaz kalplerimize şifa olacak ve kişiliğimize de yansıyacaktır. Aksi hâlde kılınan namaz ne kişiliğe ne de ruha ve kalplere bir fayda sağlamayacaktır.

Yine namazın güzelliği ve verdiği huzuru Peygamber Efendimiz (s.a.v.) çok güzel izah etmiştir:

“Beş vakit namaz, herhangi birinizin kapısı önünden gürül gürül akan ve içinde günde beş defa yıkandığı ırmağa benzer.” (Müslim, Mesâcid 284)

Günde 5 defa yıkanan biri nasıl ki tertemiz oluyorsa, 5 vakit namazı kılan kişinin kalbi ve ruhu da manevî sıkıntı ve bunalımlardan arınıp pirüpak bir hâl alıyor.

Bir de oruç tutmanın güzellikleri var. Ben birkaç tanesine değineceğim inşallah. Oruç, nefsin dipsiz şehvet kuyusuna düşmesini engeller, ruhu arındırır ve insanı terbiye eder. Peygamberimiz (s.a.v.) orucun insanı kötülüklerden uzaklaştıran, sabrı öğreten ve takva sahibi yapan bir disiplin olduğunu öğretiyor…

Kur’an-ı Kerim’de Rabbimiz buyuruyor ki:

يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا كُتِبَ عَلَيْكُمُ الصِّيَامُ كَمَا كُتِبَ عَلَى الَّذ۪ينَ مِنْ قَبْلِكُمْ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَۙ
Ey iman edenler! Sizden öncekilere oruç farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki sakınıp korunursunuz. (2/Bakara, 183)

Bu ayetten mülhem olarak şunları anlıyoruz:

  1. Oruç tutan bir insan takva sahibidir.
  2. Oruç tutan insan kötülüklerden sakınır.
  3. Oruç tutan insan şehvetten sakınır.
  4. Oruç tutan insan Allah’a bağlı kalır.

Hem Peygamber Efendimiz (s.a.v.), nefsini ve şehevî arzularını kontrol etmeyen kimselerin oruç tutmalarını istemiştir. Zira oruç tutan kişi, harama bulaşmaz ve nefsini daha kolay kontrol edebilir. Nefsini kontrol eden kişi de huzurlu bir hayat yaşar ve bu da ruhun sıhhat ve sağlığı için şifa ve elzemdir.

Unutmayalım ki maddî vebalar manevî devalarla geçmediği gibi, manevî vebalar da maddî devalarla geçmez; ancak manevî şifalarla geçebilir. Eğer sizin de ruhunuz açsa, ruhunuzu Kur’an’ın şifası, namazın huzuru ve orucun terbiyesiyle terapi edebilirsiniz…

Zira ruhun gıdası; Kur’an, namaz ve oruçtur. Bu üçünü asla ayırmayın. Eğer ömrünüzü Kur’an-ı Kerim’i anlamakla geçiriyor, hayatınızı namaz kılmakla zenginleştiriyor ve kendinizi arada bir oruç tutarak terbiye ediyorsanız, Allah’a çokça şükretmeniz gerektiğini size hatırlatmak isterim. Ama eğer hayatınızda bunlar yoksa ya da hepsi yoksa, bu yazımı okuduktan sonra hemen başlamanızı ihtar ederim.

Bu ayki yazımda sizlere ruhu besleyen Kur’an, namaz ve orucu hatırlatmak istedim. Bir sonraki yazımda satırlarda buluşmak temennisiyle. Çaba bizden, başarı Allah’tandır (c.c.).

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SOSYAL MEDYA

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
4,338TakipçilerTakip Et
- Reklam -spot_img

Yeni İçerikler

Son Yorumlar

nurettinacar2016@gmail.com yorumladı İnsan ve Kâinat Arasındaki Denge
nurettinacar2016@gmail.com yorumladı Edep: Mecburi İstikamet
nurettinacar2016@gmail.com yorumladı Zamanın Esirinde, Kâinatın Diline Karşı