17 C
Bursa
24 Nisan 2024 Çarşamba
spot_img
Ana Sayfaİmanİhlasın Önemi ve Yaşantımızdaki Yansımaları

İhlasın Önemi ve Yaşantımızdaki Yansımaları

GİRİŞ

Bu yazı dizisinde ‘İhlâsın Önemi ve Yaşantımızdaki Yansımaları’ konusu üzerinde durmak istiyoruz.

İhlâs meselesi, başka bir ifade ile dinde samimiyet, fert ve toplumsal hayatta Müslümanın kimliğini oluşturan unsurlardan biri olması nedeniyle önem arz etmektedir.

Zikredeceğimiz nedenler ihlâsın önemini yeterli derecede ortaya koymaktadır. Şöyle ki:

  • İhlâs, kalbi amellerin önemli unsurlarından biridir.
  • İhlâs, amelin kabul için vazgeçilmez şartıdır.
  • İhlâs, küçük bir ameli bile Allah katında büyütür.
  • İhlâs, Müslümanı şeytanın desiselerinden ve saptıranların fitnesinden koruyan bir sığınaktır.
  • İhlâs, Sahabe ve Tabiin neslinin üzerinde en çok durduğu hususlardan biridir.
  • Birçok Müslümanın ihlâstan uzak olması, amellerinin bereketsiz ve başarısız olmasının nedenidir.

Yazımızda arz edeceğimiz konuların başlıklarını şu şekilde sıralayabiliriz:

  1. İhlâsın Kavramı
  2. İhlasın Faydaları
  3. Muhlis Olanların Sıfatları
  4. İhlâsı Elde Etmenin Yolları
  5. İhlasa Zıt Olan Ameller
  6. İslam alimlerinin İhlâsla İlgili Sözleri

1- İhlâsın Kavramı:

a. Sözlük Anlamı:

Bir şeyi tasfiye etme, arındırma, izale etme, bir şeyi diğerinden ayırma, bir şeyden kurtulma ve dinde samimî olma gibi anlamlara gelmektedir.

b. Şer’i Anlamı:

İhlâs; Allah’a kullukla yaklaşırken, şirkin bütün şaibelerinden soyutlanmaktır.[1]

İbn Kayyım, birçok tarifi zikrettikten sonra: ‘İhlâs, ibadet eylemini, Allah’a has kılmaktır’ tarifini tercih eder.

İhlâs şirkin zıttıdır. Çünkü amellerimizde tevhit ancak ihlâs sayesinde gerçekleşir. Bu nedenle La İlahe illallah olan tevhit kelimesine aynı zamanda ihlâs kelimesi de denilmiştir. Ayrıca İhlâs süresinin bu ismi alması, sürenin Allah’ın sıfatlarıyla ilgili olmasından kaynaklanmaktadır.

2. İhlaslı Olmanın Faydaları:

İhlaslı olmanın birçok faydaları bulunmaktadır. Bunları sırasıyla görelim:

a- Amellerin Kabulü:

Allah katında amellerin kabulü için ön şart olarak ihlas şartı öngörülmüştür. Dolayısıyla Kur’ân-ı Kerîm’de buna işaret edilmiştir:

﴿وَمَا أُمِرُوا إِلَّا لِيَعْبُدُوا اللَّهَ مُخْلِصِينَ لَهُ الدِّينَ حُنَفَاءَ وَيُقِيمُوا الصَّلَاةَ وَيُؤْتُوا الزَّكَاةَ وَذَلِكَ دِينُ الْقَيِّمَةِ.﴾

“Halbuki onlara ancak, Dini yalnız O’na has kılarak ve Hanifler olarak, Allah’a kulluk etmeleri, namaz kılmaları ve zekât vermeleri emrolunmuştu. Sağlam Din de budur.” (Beyyine 98/5)

Rasûlullah (s.a.v)’de bu konuda şöyle buyurur:

“Cenâb-ı Hak, rızası gözetilip sadece onun için yapılan ameli kabul eder.”[2]

b- Allah’tan Yardımın Gelmesi:

İman ehlinin düşmanlarına karşı galip gelmelerinin ve üzerlerinde hâkimiyet kurmalarının en büyük semelerinden birisi, Allah’a kullukta ihlaslı olmalarıdır.

Nitekim Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmaktadır:

“Yüce Allah bu ümmete, içinde bulunan zayıflar ve onların yaptıkları dualar, namazları ve ihlaslı olmaları nedeniyle yardım eder.” [3]

Dolayısıyla İslam tarihinde Müslümanlar birçok defa düşmanlarına karşı galip geldilerse, bunun nedeni sahip oldukları iman kuvveti, nefislerinin temizliği, kalplerinin ihlaslığı sebebiyle, inandıkları doğruları yaşamakla, hareket ve tavırlarını bu inanca göre düzenlemeleri nedeniyle Allah onları galip kılmıştır.

Ancak hasta kalp illetli ise, tamahkârlıklarla doluysa, Allah’ın yardımı önünde bir engel teşkil edecektir.

Bu engeli kaldırmak için Cenâb-ı Hak, Müslümanların saffındaki bozuklukları, kevni kanunu çerçevesinde imtihan süzgecinden geçirecek o saffı temizleyecektir.

Bu temizleme ameliyesini Kur’ân şöyle anlatır:

﴿مَا كَانَ اللَّهُ لِيَذَرَ الْمُؤْمِنِينَ عَلَى مَا أَنْتُمْ عَلَيْهِ حَتَّى يَمِيزَ الْخَبِيثَ مِنْ الطَّيِّبِ…﴾

“Allah müminleri şu bulunduğunuz durumda bırakacak değildir, sonunda murdarı temizden ayıracaktır…” (Âl-i ‘İmrân 3/179)

c- Kalbin Kin, Nefret ve Hıyanetten Temizlenmesi:

Bir kimsenin kalbine ihlâs ve samimiyet girerse, o kalp birçok afet ve manevî hastalıklardan temizlenmiş olur. Rasûlullah (s.a.v) Veda Haccı’nda konuyla ilgili şunları söylemiştir:

“Üç şey vardır ki bunlarda mümin bir kimsenin kalbi hıyanette bulunmaz; Allah için amel, Müslümanların idarecisine yapacağı nasihat ve onların cemaatinde bulunmasıdır.” [4]

d- Günahlarının Bağışlanması:

İslam uleması bu konuda şunları söyler:

“Bir Müslüman herhangi bir ameli en güzel bir şekilde ihlâslıca yapması, Yüce Allah’ın onun büyük günahlarını bile bağışlanmasına vesile olabilir.” Örneğin, bir bağinin (başkaldıranın) susamış bir köpeğe su vermesi, birinin insanlara eziyet veren şeyi yoldan kaldırması gibi. Çünkü, susamış köpeğe su veren kimse, bunu iman ve ihlâs ile yaptığı için bağışlanmıştır. Yoksa bir köpeğe su veren her bâgî için bu söz konusu değildir. Bilinmelidir ki ameller, kalplerde olan iman ve saygının derecesine göre üstünlük arz eder.”

e- Mübah Olan Amellerin İhlâs Sayesinde İbadete Dönüşmesi:

Dünyevî bir ameli işlerken niyetin samimi olması, o amelin kabul olunmuş bir ibadete dönüşmesine vesiledir. Aynen şu hadiste verilen örnekte olduğu gibi;

“Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurur:

“İçinizden birinizin, ailesiyle ilişkide olması bile sadakadır.” Sahabîler sordular:

‘Ey Allah’ın Rasûlü! Nasıl olur da birimiz şehvet ile ailesine yaklaşır da bunda ecir sahibi olur?’ Bunu üzerine Rasûlullah (s.a.v):

“Eğer bunu haramda yapsaydı günah olmaz mıydı, işte bunu helal olanda yaptığı için ecir sahibidir” diye cevap verir.” [5]

Çünkü kişinin bu eylemi, nefsini ve ailesini zinadan koruması veya ailesinin hakkı olan onunla iyi geçinme görevini yerine getirmesi ya da salih bir evlada sahip olma niyetiyle yapması neticesinde bu beşerî ihtiyaç bir sadakaya dönüşmektedir. Dolayısıyla bazı ilim adamları bu hadise dayanarak, mübah olan işlerin halis niyetler neticesinde taat ve ibadetlere dönüşeceği görüşüne varmışlardır.

f- Sıkıntıların Giderilmesine ve Duanın Kabulüne Sebeptir:

Bu semere açık bir şekilde mağara hadisinde müşahede edilmektedir. Önceki ümmetlerden bir mağarada mahsur kalan üç kişinin yapmış oldukları salih amellerini dualarında vesile kılmaları neticesinde dualarının kabul edilip oradan çıkmaları buna en büyük örnektir. Dua sahiplerinin her biri duasında:

“Allah’ım, eğer bu amelimi senin rızan için yaptıysam“ [6] ifadesini kullanması da dualarında ihlâslı olduklarına delildir.

g- Birçok Vesvese ve Vehimden Kurtulur:

Vesvese şeytanın oyunudur. Cenâb-ı Hakk’ın ihlaslı kullarına şeytanın vesvese yoluyla hâkim olmalarına izin vermemesi nedeniyle bu gibi rahatsızlıklardan kurtulur. Nitekim Kur’ân-ı Kerîm’in pek çok yerinde şeytanın ihlaslı müminlere zarar veremeyeceği ifade edilmiştir. Ebû Süleyman ed-Darânî konuyla ilgili şöyle söyler:

“Kul ihlaslı olunca, vesvese ve riya gibi şeyler ondan kesilir.”

h- Kişi İşleyeceği Amelden Geri Kalsa Bile İhlâsından Dolayı Ecir Sahibidir:

Bazen halis niyet sahibi, yapacağı hayırlı amelden, imkânsızlık veya hastalık nedeniyle geri kalmış olabilir. Ancak Rahman ve Rahîm olan Allah, nefislerde gizlenenleri bildiği için bu gibi kimselere o ameli yapmış gibi ecir ihsan eder. Bu nedenle Rasûlullah (s.a.v), Asîre Gazvesi ’ne giden orduya şöyle demiştir:

“Arkamızda öyle kimseler bıraktık ki hangi yeri ve vadiyi aştıysak, onlar bizimle beraber olmuşlardır. Ancak özürleri bizimle gelmelerine engel olmuştur.”

Diğer bir rivâyet ise şöyledir:

“Ecirde size ortak olmuşlardır.”[7]

Çünkü onların sadık niyetleri, mücahitlerin sevabı gibi bir sevabı elde etmelerini sağlamıştır.

ı- Çeşitli Fitnelerden Korunmasına bir Vesiledir:

Yusuf (a.s) kıssasında Vezir ’in karısı olan Zeliha’nın Yûsuf (a.s)’dan neyi talep ettiğini hepimiz biliriz. O böyle bir fitneden ancak ihlâsı sayesinde kurtulabilmiştir:

﴿وَلَقَدْ هَمَّتْ بِهِ وَهَمَّ بِهَا لَوْلَا أَنْ رَأَى بُرْهَانَ رَبِّهِ كَذَلِكَ لِنَصْرِفَ عَنْهُ السُّوءَ وَالْفَحْشَاءَ إِنَّهُ مِنْ عِبَادِنَا الْمُخْلَصِينَ.﴾

“Andolsun ki kadın ona meyletti. Eğer Rabbi ’nin işaret ve ikazını görmeseydi, o da kadına meyletmişti. İşte böylece biz, kötülük ve fuhşu ondan uzaklaştırmak için delilimizi gösterdik. Şüphesiz o ihlaslı kullarımızdandı.” (Yûsuf 12/24)

Cenâb-ı Hakk’ın Peygamberler ‘ini birçok fitnelerden kurtarması, sahip oldukları ihlâs sebebiyledir. İhlâsın daha birçok faydaları vardır, bunları çoğaltmak mümkündür.

3. Müminlerin Özellikleri ve Yaşantılarında İhlasın Yansımaları

İhlaslı Müminlerin çeşitli özellikleri ve meziyetleri vardır. Bunları bilmemiz önem arz etmektedir. Bunları tanıyıp ondan sonra kendimize yönelerek: ‘Acaba bende bu özellikler var mıdır?’ veya: ‘Ben hakikaten ihlaslı Müslümanlardan mıyım?’ sorusunu sorabiliriz.

Bu özellikler şöyledir:

1. Onlar Yaptıkları Amellerde Allah’ın Rızasını Gözetirler

Yüce Allah, Kitabı’nda ihlaslı kullarının bu özelliğini şöyle bildirir:

﴿وَاصْبِرْ نَفْسَكَ مَعَ الَّذِينَ يَدْعُونَ رَبَّهُمْ بِالْغَدَاةِ وَالْعَشِيِّ يُرِيدُونَ وَجْهَهُ…﴾

“Ey Rasûlum! Sabah akşam Rablerine sırf O’nun rızasını dileyerek dua edenlerle birlikte sabret.” (Kehf 18/28)

Müfessir Şevkânî, Tefsirinde şöyle der:

“Bunun anlamı: “Dualarıyla Allah’ın rızasını talep ederler”. Yani bu amelleriyle ne bir ganimet ne makam ve yok olacak ucuz bir dünya malından herhangi bir mal talep etmezler. Konuyla ilgili olarak şu kıssa anlatılır:

“Bir adam Rasûlullah (s.a.v)’e gelerek:

“Ey Rasûlullah! Bir adam var ki hamiyeti (ırkı) için savaşır, diğer bir adam şecaat için savaşır, başka biri de gösteriş için savaşır, bunların hangisi Allah yolunda savaşmaktadır” diye sorduklarında, Rasûlullah (s.a.v) şu cevabı vermiştir:

“Kim Allah’ın kelimesinin yücelmesi için savaşırsa Allah yolunda (savaşmış) olan odur.” [8]

Niyet hadisinde de şu ifade çok önemlidir:

“Kimin hicreti dünyadan bir şey elde etmek veya bir kadınla evlenmek için ise onun hicreti, hicret ettiği şey içindir.”[9]

2. İç Dünyaları Dış dünyalarından Daha Aydındır

İhlaslı kullar, insanların önünde yeme, içme ve giyiminde âbid görünüp de yalnız kalınca Allah’ın haramlarını irtikap eden kimselerden değildirler. Nitekim hadiste bu tür insanlardan haber verilmiştir:

“Size ümmetimden olan bir topluluktan haber vereyim. Bunlar Kıyamet Günü, Tihama dağı kadar tertemiz hasenatla gelirler, Yüce Allah onların bu iyiliklerini yok eder.”

Sahabilerden olan Sevbân sordu:

“Ey Allah’ın Rasûlü! Ne olur bize bunların kim olduklarını açıkla, ta ki bilmeden onlardan olmayalım”. Rasûlullah (s.a.v) şu cevabı verdi:

“İyi biliniz ki bunlar sizin kardeşleriniz ve sizin cinsinizdendir. Sizin gece vaktine daldığınız gibi onlarda gece vaktine dalarlar. Ancak onlar öyle bir topluluk ki Allah’ın haramlarıyla yalnız kaldıklarında, onları irtikap ederler.”[10]

İşte ihlâs kaybolunca geriye ancak, bozulmuş yaratılışını gizleyen suret şekil ve heyet kalır. Dışı rahmet gibidir ama içi azaptır.

3. Nerede Olurlarsa Olsunlar Bütün Himmet ve Gayretleri Dine Hizmettir

İhlaslı kulların bütün himmet ve gayreti, Allah’a kulluk ve onun rızasını kazanmaktır. Dolayısıyla kendileri ordunun başına mı getirilmiş yoksa sonuna mı buna bakmazlar. Onlar için önemli olan Allah’ın kelimesini yüceltmek ve dinine yardımcı olmaktır. Bu nedenle Rasûlullah (s.a.v.) böyle kimseleri överek şöyle der:

“Atının gemini tutup da Allah yolunda savaşmak üzere yolan çıkan saçı dağılmış ve ayağı tozlanmış bir kula müjdeler olsun. Eğer kendisine nöbet tutma verilirse nöbette kalır, savaşa sevk edilirse sevk edildiği yere gider.”[11]

4. Birçok Salih Amel İşlemelerine Rağmen Bunların Kabul Olunmamasından Endişe Ederler:

Cenâb-ı Hak, Kur’ân’da bu gibi kimseleri şöyle anlatır:

﴿…وَالَذِينَ يُؤْتَونَ مَا أَتوْا وَقُلُوبُهُمْ وَجِلَةٌ…﴾

“Elinde olanı verip de verdiğinin kabul olunmamasından kalpleri titreyen kimselerdir.” (Müminûn, 23/60)

Bu ayetin tefsirini Rasûlullah (s.a.v), ‘Âişe (r.h) validemize şöyle açıklamışlardır:

“Oruç tutup namaz kılan ve tasadduk edip de kendisinden bunların kabul olunmayacağından endişe eden kimselerdir. İşte bunlar hayırda yarışanlardır.”[12]

5. Vaaz ve Nasihattan İbret Alırlar ve Etkilenirler:

İhlaslı Müminler, vaaz ve nasihatten ibret alan ve etkilenen kimselerdir. Sahabîler, Rasûlullah (s.a.v)’in vaaz ve nasihatlerinden sürekli etkilenirlerdi. Bir gün Rasûlullah (s.a.v)’e karnı aç olan bir adam çıka gelmişti, Rasûlullah (s.a.v):

“Kim Rasûlullah (s.a.v)’in misafirini doyuracak” dediğinde Ebû Talha el-Ensârî (r.a) o adamı almış evine götürmüş, evinde doyurmuş, hatta misafire yedirmek için hanımıyla kendisi yememiştir. Adam bunu fark etmesin diye odanın lambasını bile söndürmüştü. O kadar güzel bir amel yapmıştı ki Kur’ân-ı Kerîm’de:

﴿…وَيُؤْثِرُونَ عَلَى أَنْفُسِهِمْ وَلَوْ كَانَ بِهِمْ خَصَاصَةٌ…﴾

“…Onlar ihtiyaç sahibi olsalar bile kendilerini başkalarına tercih ederler…” (Haşr 59/9) ayetiyle övgüye mazhar olmuştur.

6. İbadetlerinden Lezzet ve Tat Alırlar:

Bu hal, ihlâs sahibi kullarda olup da başkalarında olmayan bir özelliktir. Sahabîler ibadetlerinden o kadar lezzet alırlardı ki, gece namazlarında ağlamalarından bu halleri daha iyi anlaşılmıştır. ‘Abdullah b. ‘Umer (r.a) ve ‘Abdullah b. Mesud (r.a) gece namazı kıldıklarında, onlardan bir arının zırlaması gibi ağlama sesleri gelirdi.

7. Gizli Yerlerde Rableri’ni Andıkları An Göz Yaşı Dökerler:

İhlâslı kulların en önemli özelliği, Rablerini andıkları an veya bir ayet ve hadisten etkilendikleri zaman, gizli gizli ağlamalarıydı. Hammâd b. Süleyman hocası Eyyûb es-Sihtiyânî ’yi anlatıyor:

“Hocamız Eyyûb es-Sihtiyânî bize hadis naklederken, bazen etkilenirdi, insanlar ağladığını anlamasınlar diye yönünü çevirip nezlesi varmış gibi yapar ve bu ne şiddetli bir nezledir derdi.”

Bu hareketi, ağlamasını gizlemek için yapan bu faziletli imamın umudu, Kıyamet Günü’nde arşın gölgesi altında gölgelenecek olan yedi sınıftan biri olan: ‘Allah’ın adı anıldığı an gözlerinden yaşları boşanan kimselerden olma maksadına yöneliktir.

8. Yapmış Oldukları Herhangi bir Nafile İbadeti Riyadan Kaçınmak İçin Gizli Yaparlardı:

Bu faziletli kimselerden biri İmâm Maverdî’dir . Biyografisini yazan tarihçiler, bu İmâm hayatta iken eserlerinin hiç birisini ortaya çıkarmadığını bir yerde sakladığını naklederler. Ölümü yaklaşınca, güvendiği bir öğrencisine, falan yerdeki kitaplar onun yazdıkları olduğunu ve öldükten sonra bunları ortaya çıkarmasını söylemiştir. İmamın bu hareketi, riya ve gösterişe kapılırım kaygısına dayanmaktadır.

4. İhlâsı Elde Etmenin Yolları Nelerdir?

İhlâsı elde etmenin çeşitli yolları vardır. Ancak bunları uygulamak zannedildiği kadar kolay değildir. Azim ve gayret ister. Bu konuda iyi niyetli olmak, sürekli bu yolları denemek ve ümitsizliğe kapılmamak gerekir. Bu yolların bazılarını burada zikretmek istiyoruz:

  1. Cenâb-ı Hakk’ı isim ve sıfatlarıyla tanımak,
  2. Salih amellerle meşgul olmak ve bunları gizlemek,
  3. İhlaslı ve salih kimselerle dostluk kurmak,
  4. Başkalarının elinde olana tamahkarlık etmemek,
  5. Nefsini sürekli bir şekilde hesaba çekmek,
  6. Günahları terk etmek,
  7. Nefsin arzu ve isteklerini kırmak,
  8. Ahiret hayatına daha fazlaca yöneltmek.

5. İhlâsa Zıt Olan Ameller Nelerdir?

İhlâsa zıt olan pek çok kalbî ameller veya başka bir ifadeyle manevî hastalıklar bulunmaktadır. Bunların her biri Müslümandaki ihlâsı zedelemek için yeterli bir sebep olabilmektedir. Bu hastalıklar şöyledir:

  1. Riyakârlık (gösteriş),
  2. ‘Ucub (kendini beğenmek),
  3. Kibir (gururlanmak),
  4. Sum‘a (övülmesini istemek),
  5. Bir ameli menfaat, maslahat ve çıkarı düşünerek yapmak,
  6. Câh, makam, mansıp ve riyaset düşkünü olmak,
  7. Amel ve ibadette aracı koyarak, yani vasıta kılarak Allah’a dua etmek,
  8. Müslümana kin beslemek,
  9. Mertebesine ulaşamadığımız bir Müslümana haset etmek,
  10. Bir Müslümana buğuz etmek.

Bütün bu manevi hastalıklar ihlâsa zıt olup tedrici bir şekilde nasihat yoluyla tedavi edilmesi gereklidir. Yoksa işlediğimiz ameller heba olur. İnsanoğlu bazı ameller işler, yaptığı bu amellerin Allah için olduğunu zanneder. Ancak aldanır, çünkü söz konusu amellere bu hastalıklardan hangisinin sirayet ettiğini bilemez ve amelinin geçerli olduğunu sanır. Bir de bakmış ki, o ameli veya amelleri Kıyamet Günü’nde hüsrana uğramıştır. Zikredeceğimiz ayeti kerimede bu durum açıkça ifade edilmiştir:

﴿قلْ هَلْ نُنَبِّئُكُمْ بِالْأَخْسَرِينَ أَعْمَالاً. الَّذِينَ ضَلَّ سَعْيُهُمْ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَهُمْ يَحْسَبُونَ أَنَّهُمْ يُحْسِنُونَ صُنْعًا.﴾

(Ey Rasûlum de ki:) “Yaptıkları amelleri bakımından en çok ziyana uğrayanları size bildirelim mi? Bunlar iyi ameller yaptıklarını sandıkları halde, dünya hayatında çabaları boşa giden kimselerdir.” (Kehf 18/103-104)

6. İslam Alimlerinin İhlâsla İlgili Sözleri:

Alimlerimizin ihlâsla ilgili bazı güzel sözleri bulunmaktadır. Bu hikmet dolu sözleri okuyucularımızın istifadesine sunmak istiyorum. İnşallah faydalı olur.

  • Huzeyfe el-Mer‘işî der ki:
    “İhlâs, kulun iç ve dış hareketlerinin aynı olmasıdır.”
  • Ya‘kûb Dâvud el-Yahyâ ise şöyle der:
    “İhlâslı olan kimse, kötü amellerini gizlediği gibi iyi amellerini de gizleyendir.”
  • Fudayl b. ‘Iyâd da şöyle söyler:
    “İnsanlar için bir ameli terk etmek riyadır (gösteriştir). İnsanlar için bir amel yapmak ise şirktir. İhlâs da Allah’ın seni bunlardan kurtarmasıdır.”
  • Eyyûb es-Sihtiyânî de şunları söyler:
    “Amel eden kimselerin niyetlerini hâlis kılmaları, bütün amelleri işlemelerinden daha zordur.”
  • Suheyl et-Tusterî’ye nefse en ağır gelen şeyin ne olduğu sorulunca:
    “Nefse en zor gelen şey ihlâstır. Çünkü onda nefse hiçbir nasip (hisse) yoktur”, diye cevap vermiştir.
  • Sehl b. ‘Abdillah et-Tusterî de şöyle der:
    “Kazançlı kimseler ihlâsa baktıklarında; Kişinin hareket ve sükuneti hem gizliliğinde hem de açığında, Allah için olması ve buna ne nefsin ne hevanın ne de dünya çıkarının karışmamış olması şartını gördüler.”
  • Son olarak İmâm İbn Kayyım ’ın sözünü nakledelim. O ihlâs hakkında şunu söyler:
    “İhlâs; yapmış olduğun ameline Allah’tan gayrı, şahit ve mükafat verici talep etmemendir.”

Yazımızı noktalarken konuyla ilgili bazı tavsiyelerimizi belirtmemiz yerinde olacaktır:

  1. İhlâsı kazanmamız için yaptığımız nafile ibadetleri gizlemeliyiz.
  2. Allah için yapmaya niyetlendiğimiz bir amel ya da yapacağımız herhangi bir yardımda, nefsimize hoş gelse bile, hiçbir dünyevî çıkar sağlamayı düşünmemeliyiz.
  3. Dünyevî işlerimizi yürütürken kesinlikle dinî kimliğimizi kullanmamalıyız.
  4. İhlâsı iyi kavrayabilmek için onunla ilgili eserleri çok okumalıyız.
  5. İslâmî kimliğimizi yeniden kazanma adına ihlâsı oluşturan amelleri uygulamaya azmetmeliyiz.

Cenâb-ı Hak bizleri bu mübarek Ramazan ayında ihlâsı kazanan kullarından eylesin (Âmin).


[1] Tezkiyetu’n-Nufûs, s. 13.
[2] Ahmed, Müsnedinde ve Nesâ‘î Süneninde rivayet etmiştir.
[3] Ahmed, Müsned; İbn Hibbân ve Beyhakî rivayet etmiştir.
[4] Tirmizî, İbn Mâce ve Dârimî rivayet etmiştir.
[5] Müslim rivayet etmiştir.
[6] Buhârî ([3465 ve 5974] 10/404, Fethu’l-Bârî ile birlikte); Müslim (2743) ve Ebû Dâvud (338).
[7] Buhârî ve Müslim rivayet etmiştir.
[8] Buhârî ve Müslim rivayet etmiştir.
[9] Buhârî ve Müslim rivayet etmiştir.
[10] İbn Mâce rivayet etmiştir.
[11] Buhârî rivayet etmiştir.
[12] Tirmizî ve İbn Mâce rivayet etmiştir.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SOSYAL MEDYA

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
4,338TakipçilerTakip Et
- Reklam -spot_img

Yeni İçerikler

Son Yorumlar

Nisa yorumladı Karınca Kararınca
ummugulsumsolmaz6565@gmail.com yorumladı İnsan ve Mana
Ümmü Gülsüm Solmaz yorumladı İnsan ve Mana
Süheyla Durna yorumladı İnsan ve Mana
Rukiye yorumladı İnsan ve Mana