Değerli okurlarım,
Ramazan, rahmetin, bereketin ve mağfiretin ayıdır. Bu mübarek ay, sadece aç ve susuz kalmak değil, aynı zamanda ruhumuzu arındırmak, kalplerimizi yumuşatmak için bir fırsattır. Ramazan ayı, Kuran-ı Kerim’in indirilmeye başlandığı aydır. Bu nedenle bu ayda Kur’an’la daha fazla hemhal olmak, onun manevi ikliminden yararlanmak, onu hayatımıza rehber olarak alabilmek büyük önem taşır.
Kur’an-ı Kerim, insanlığa gönderilmiş en büyük lütuflardan biridir. O, kalplere şifa veren ve insanı doğru yola ileten bir nurdur. Ramazan ayında bu nurdan daha fazla istifade edebiliriz.
Ramazan, aynı zamanda bir dayanışma ve yardımlaşma ayıdır. İhtiyaç sahiplerine yardım etmek, yetim ve öksüzleri sevindirmek, akraba, komşu ve dostlarımıza iftar sofralarını açmak bu ayın bereketini arttıracaktır.
Oruç, sadece yeme içmeden uzak durmak değil, aynı zamanda dilimizi yalandan, gıybetten, dedikodudan, kötü sözden, gözümüzü de haramdan korumaktır. Bu şekilde nefsimizi terbiye etmeyi ve ruhumuzu arındırmayı öğreniriz. Peki, bir de bu mübarek ayın bize kazandırdığı manevi değerlere bakalım.
Sabır ve tahammül: Açlığa ve susuzluğa tahammül, önümüzde en sevdiğimiz yiyecek içecek olsa dahi el uzatmadan iftar saatini beklemek ve buna sabretmek aslında nimetin asıl sahibini bize hatırlatıyor.
Merhamet ve şefkat: İhtiyaç sahibi olanların halini anlamamıza vesile olması, onları daha iyi anlamamız merhamet ve şefkat beslememize neden olur.
Yardımlaşma ve dayanışma: Bu ayda ihtiyaç sahiplerine yardım etmek, zekât ve fitrelerimizi vermek toplumsal olarak dayanışma duygumuzu arttıracaktır.
Birlik ve beraberlik: Ramazan ayının bize kattığı en önemli duygulardan biri de birlik beraberliğimizin artması gerek iftar sofralarında buluşmak gerek teravih namazlarında omuz omuza durmak bu duygumuzu arttıracak eylemlerdendir.
Ramazan orucunun farz kılındığını bildiren ayetlerden biri mealen şöyledir;
“Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı.” (Bakara 183)
Bir hadisi şerifte ise oruçluyken nasıl davranmamız gerektiğini Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır: “İnsan oruçlu olduğu zaman kötü söz söylemesin, kavga etmesin. Eğer biri ona sataşırsa ‘Ben oruçluyum’ desin.
Ne kadar da güzel bir Hadisi Şerif; bizler oruçluyken sinirli, agresif olup insanlara sataşırken Peygamberimiz (s.a.v.) bunun doğru olmadığını, kötü söz söylemememiz gerektiğini ve bize sataşılırsa ben oruçluyum deyip sükûnetimizi korumamızı istiyor. Binler salat ve selam olsun.
Orucun sağlık açısından da faydalarını unutmamak gerekir. Araştırmacılara göre oruç tutmak, vücudumuzdaki yağ kütlelerinde depolanan zararlı kimyasallardan arınmamızı sağlayarak “detoks” etkisi göstermektedir. Yani orucun toplumsal yardımlaşma, dayanışma, sağlık gibi her türlü faydası vardır. Ahirette ise vaad edilen Reyyan kapısıdır.
“Cennette Reyyan denilen bir kapı vardır ki kıyamet günü oradan ancak oruçlular girecek, onlardan başka kimse giremeyecektir. Oruçlular nerede? Diye çağrılır. Onlar da kalkıp girerler ve o kapıdan onlardan başkası asla giremez. Oruçlular girince o kapı kapanır ve bir daha oradan kimse girmez.” (Buhârî, Savm 4; Müslim, Sıyâm 166. Ayrıca bk. Nesâî, Sıyâm 43; İbni Mâce, Sıyâm 1)
Rabbim Reyyan kapısından girenlerden eylesin. (Amin)
Kadir Gecesi gibi bin aydan daha hayırlı bir geceyi içinde gizleyen bu mübarek ayın, hayırlara vesile olmasını yüce Rabbimizden niyaz ederim.
Ramazan-ı şerifimiz mübarek olsun.