8.1 C
Bursa
30 Ekim 2025 Perşembe
spot_img
Ana SayfaİslamHayatı Anlamsızca Yaşarken Vahiyden Dört Metafor

Hayatı Anlamsızca Yaşarken Vahiyden Dört Metafor

YAŞAM – ÖLÜM, IŞIK/NUR – KARANLIK/ZULÜMAT

Hayat kitabımız, rehberimiz Kur’ân-ı Kerim, soyut bir anlamı açıklamak için çoğu zaman somut bir ifade kullanır. Çünkü akıl, teorik ve soyut olanın aksine, maddi ve somut olanı anlamaya ve kavramaya daha yatkındır. Önümüzdeki Kur’an örneğinde bunu görüyoruz

اَوَمَنْ كَانَ مَيْتاً فَاَحْيَيْنَاهُ وَجَعَلْنَا لَهُ نُوراً يَمْش۪ي بِه۪ فِي النَّاسِ كَمَنْ مَثَلُهُ فِي الظُّلُمَاتِ لَيْسَ بِخَارِجٍ مِنْهَاۜ كَذٰلِكَ زُيِّنَ لِلْكَافِر۪ينَ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ

(Manen) ölüyken (Vahiy ile) dirilttiğimiz ve kendisine insanlar arasında yürüyebileceği bir nûr (ışık) verdiğimiz kimse, karanlıklar içinde kalıp ondan hiç çıkamayacak durumdaki kimse gibi olur mu? İşte yaptıkları şeyler kâfirlere böyle süslü gösterilmiştir. (Enam 6/122)

Uyur ve uyanırsın, güler ve konuşursun, ama içinde doldurulamayacak bir boşluk hissedersin. Sonra Kur’an geldi, ayet ayet, ta ki kalbinin yeniden atmaya başladığını hissedene kadar.

Ölüm sadece bedenin ölümü değil, aynı zamanda etkilenmeyen, hareketsiz ve Allah’ı nadiren hatırlayan kalbin de ölümüdür.

Ama Allah sizi Kur’an ile dirilttiğinde, her şey değişir. Hayatı farklı bir ışıkta görmeye başlarsınız. İnsanların arasında yürürsünüz, ama onların görmediklerini görürsünüz. Tüm endişelerinizin, tüm kayıplarınızın, tüm karanlık anlarınızın sizi bu ışığa getirmek için olduğunu hissedersiniz.

Nihai hedef olduğunu düşündüğünüz her şey sıkıcı hale gelir ve peşinde koştuğunuz her şey anlamsız hale gelir, çünkü yaratılma amacınızı bulmuşsunuzdur: Allah’ı tanımak.

Bu Kur’an darb-ı meselinin Müslümanlara iletmek istediği ve Müslümanları yönlendirmeyi amaçladığı en önemli şey, küfür ile iman arasında ayrım yaparken, zihnimizde harika bir imge oluşturmaktır: Ölü bir insanın diriltilmesi ve ölümünden önce olduğundan daha iyi bir halde insanlar arasında mücadele etmesi gibi dikkat çekici bir imge…

Hayat, çoğu zaman hidayet ve bilgi için bir metafor bir imge olarak kullanılır. Bu bağlamda önümüzdeki Kur’an darb-ı meseli bizlere dört duyusal imge sunmaktadır. İnsan hayatı bunlardan yoksun değildir ve her biri üzerinde derin bir etkiye sahiptir. Ölümde, insan vücudu yok olur ve bu hayatta varlığını yitirir. Yaşamda ise, varlığı, anne karnında oluşumundan hayatının sonuna kadar, bunun gerektirdiği her şeyle somutlaşır. Işık/nur ise, sürekli hareket halinde olan insan hayatını, sağlığı, aktiviteyi, çalışmayı ve kişinin çevresinin etkisini ya da kişinin çevresi üzerindeki etkisini simgeler. Öte yandan zulümat/karanlık, ışığın tam tersidir; hareketsizliği ve hareketi veya etkiyi mümkün kılan unsurların yokluğunu ifade eder. İnsanların hayatın çeşitli alanlarında etkileşime girmesini sağlayan verme eylemini dumura uğratan en önemli engellerden biridir.

Bu Kur’an darb-ı meseli/benzetmesi, küfründe ölü bir kişi gibi olan ve Rabbinin onu imana yönlendirdiği kâfiri ifade eder. Bu hidayette onun gerçek hayatı yatmaktadır. Çünkü Allah kerim kitabımızda kâfirleri ölü olarak tanımlamıştır: “Onlar; diri değil, ölüdürler. Ne zaman dirileceklerini de fark edemezler.” (Nahl 16/21). “Diri olanları uyarmak ve sözün nankörler aleyhinde gerçekleşmesi içindir.” (Yasin 36/70). “Sen ölülere duyuramazsın, aynı şekilde arkalarını dönen sağırlara da çağrıyı duyuramazsın.” (Neml 27/80). “Kör ile gören, karanlıklar ile aydınlık, (serinletici) gölge ile (kavurucu) sıcak ve diriler ile ölüler bir olamaz. Şüphesiz ki Allah dileyene (layık gördüğüne) duyurur. Sen (aklı) mezarlarda olanlara (gerçeği) duyuramazsın.” (Fatır 35/19-22)

Görüldüğü üzere O, küfrü ölüm, kâfirleri de ölü ilan etti; buna karşılık, hidayeti hayat, hidayete erenleri de diri ilan etti. Küfrü ölüm ilan etti çünkü küfür cehalettir ve cehalet kafa karışıklığı ve tereddüt gerektirir, bu da hareketsizlik gerektiren ölüm gibidir. Ayrıca, ölüler hiçbir şeye hidayet bulamazlar, cahiller de öyle. Hidayet bilgi ve hikmettir/içgörüdür. Bilgi ve hikmet/içgörü ise bu dünyada olgunluğun ve ahirette başarının nedenleridir.

Allah hidayet edilen kişinin doğru yolda kalması ve ondan sapmaması için, ona bu hayatta yolunu aydınlatacak sürekli bir ışık bir nur verir. Bu nur/ışık, kalbin hastalıkları ve rahatsızlıklarının tedavisi olan ve doğru yol olan açık Kur’an’dır. Çünkü bu kitap, inananların kalplerinde, dillerinde ve ellerinde taşıdıkları bir ışıktır, bir nurdur. Onlar bu ışıkla insanlar arasında güvenle ve rahatlıkla yürürler, ileriye bakar, hayata açıktırlar, korkusuzdurlar ve engellerden etkilenmezler. İnananların diriler, inanmayanların ise ölüler olarak tasvir edilmesi, kerim kitabımız Kur’an’ın birçok yerinde bu şekilde bahse konu olmaktadır.

Sonuç olarak, bu Kur’an darb-ı meseli/benzetmesinin bize bakan yönü ve ahlaki dersi, Müslümanların dinleri ve amellerinde bilgili ve anlayışlı olmaya, insanlar arasında iyi davranmaya, erdem ve iyilikte onlara örnek olmaya ve dinlerinin diğer tüm dinlerden üstünlüğünün, ahlaklarının diğer tüm ahlaklardan üstünlüğünün kanıtı olmaya gayret etmeleri gerektiğidir.

En iyisini O bilir.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SOSYAL MEDYA

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
4,338TakipçilerTakip Et
- Reklam -spot_img

Yeni İçerikler

Son Yorumlar

nurettinacar2016@gmail.com yorumladı İnsan ve Kâinat Arasındaki Denge
nurettinacar2016@gmail.com yorumladı Edep: Mecburi İstikamet
nurettinacar2016@gmail.com yorumladı Zamanın Esirinde, Kâinatın Diline Karşı