25.7 C
Bursa
13 Ağustos 2025 Çarşamba
spot_img
Ana SayfaAhlakİnsan Olmak

İnsan Olmak

Dünya insanlara ait bir yer. Sadece insanlar yaşamıyor elbet; birçok canlı, cansız varlığa da ev sahipliği yapıyor. İnsanın dışındaki bütün varlıklar ise yalnız insana hizmet için varlar.

İnsan aziz bir varlık. Aklıyla, fikriyle, merhameti, tahammülü, sabrı, saygı ve sevgisini izharıyla diğer varlıklardan bariz bir şekilde ayrılıyor. İrade ve günah işleme özgürlüğüyle, hatasını anlayıp tövbeyle arınma şansıyla imtihana muhatap bir varlık aynı zamanda.

İnsana yüklenen anlamlar toplansa; çeşitliliği ve her bir insanın özel yaratılışı da dahil edilirse, insan sayısı kadar bir literatür oluşabilir. Tabii olarak insanın yaratıcısı ve sahibi olan yüce Allah, yarattığını en iyi bilen olarak, Kur’an’ında insanı birçok şekil ve anlamla tarif ediyor. Kur’an’da defalarca insanın değişik özelliklerine dikkat çekerek anlatan ayetlerin varlığı, bizi insanı anlama yolculuğuna çıkarırken aciz kaldığımız yerde hayretamiz bir şekilde Tîn suresinin iki ayeti imdadımıza yetişiyor:

“Şüphesiz biz insanı en güzel bir biçimde yaratmışızdır.” (Tîn Suresi, 4. Ayet)

“Sonra onu aşağıların aşağısına indirdik.” (Tîn Suresi, 5. Ayet)

Bu cümleler insanın içinde taşıdığı genetik kodları ve potansiyeli bakımından okuyucularını düşünmeye sevk ediyor. Bazı ayetlerde ise insanı aceleci, zalim, aciz sıfatlarıyla da tanıtıyor Rabbimiz. Ahsen-i takvim, kıvam alıcı, değişip dönüşebilen bir varlık aynı zamanda.

İnsan olmak ve insan kalmak hiç de kolay bir şey değil. Kendisine verilmiş yetenekleri, cevherleri, özellikleri ortaya koyması; bunların devamı açısından da bir çaba serdetmesi gerekiyor mutlaka. İnsana ait hassa/özellikler içindeki en önemli olanı, yani insanı dağdan, taştan, ağaçtan, hayvandan ayıran en önemli şeyin akıl-fikri ve onları kullandığı yerler olarak görebiliriz. Bu özellikleri kanalize ettiği yerler ise, maruz kaldığı olaylar karşısında tutunduğu tavırlardan, söz ve edasından belli oluyor.

Yaratılmışların en mükerremi olan insana en çok tekebbür yakışmıyor. Toplumsal bir problem, o kadar yaygınlaşıyor ki dünyanın her yerinde insan, insanı sevmiyor. Daha da acısı, Müslüman Müslümanı sevmiyor. Duyuyoruz, diyor ki: “Müslümanlardan nefret ediyorum.”

Bu nasıl ağır sorumluluğu olan bir cümledir. Bir topluluğun tamamını nasıl bu kadar töhmet altında bırakabilirsin? “Şu topluluğu sevmiyorum, şu kişiyi beğenmiyorum, şununla anlaşamıyorum, falan kişi ile frekansımız tutmuyor, şu şehirlileri hiç sevmem, falan yerden adam çıkmaz” gibi cümlelerin hepsi hastalıklı cümlelerdir. Psikolojide ‘kategorize etme’ bir sorundur, tedavi edilmesi gerekir.

Halbuki hatalar bireyseldir. Bir insanın hatası, aidiyet duyduğu, müntesibi olduğu bütün camiaya mal edilemez. Bu, çok yaralayıcı ve ifsat edici bir kendisini gerçekleştirememe halidir. Kâmil ve entelektüel insan, hata aramak bulmak yerine sebeplere ve insanın fıtratındaki özelliklerinin her insanda değişik temayüz edeceğine inanır. Yukarıdaki ayetlerde de gördüğümüz gibi, insan bir kararda kalabilen bir varlık değildir.

Kiminle bir iletişim kursak, mutlaka ya yakın ailesinden veya arkadaş ve komşularından birkaçı ile görüşmediğini, anlaşamadığını bir marifetmiş gibi söyleyip, bir savunma halinin karşısındakini hep kötü ve suçlu gösterme eğiliminin kuvvetle yattığını görmekteyiz. Günümüzün en yorgun kavramlarından biri olan narsizmin arkasına sığınmayı da doğru bulmuyorum. Herkeste biraz narsistlik vardır. Her insan kendisini beğenir, sever ve korur. Normal olan da budur.

Esas olan, insana verilmiş ve diğer canlılardan ayıran en önemli vasfı olan fikretme kavramının üzerinde durabilme cesaretini gösterebilmesidir. İnsan kendi gerçeğine de kör olmamalıdır. Kendini tanımak, marifetlerin en büyüğüdür. Kendisiyle uğraşma erdemini gösterebilen insanın ruhi terakkisi mümkün olur ancak; yoksa “İnsan ancak tefekkür eyledikçe insandır, yoksa rûy-i zemine odun geldi dal gider” diyen şairin dizelerinin muhatabı olmaktan kurtulamaz.

İnsan kendisine şu soruyu sıkça sormalıdır:
“Cümle insanlar mı kötü, yoksa bende de hata olabilir mi?”

Şu çok önemli bir tezdir ki, bir insan yüzde yüz kötü olamaz. İnsanlar arası sinerji, iyi bir iletişimle birlikte elde edilir. İnsan, yüksek bir dağın yamacı gibidir. Ona ne söylersen, o da sana aynısını söyler.

Bireysel hataların psikolojisinde, çok rahatsız edici bir halde yüksek oranda duran ve hiçbir şey yapmayarak sadece insanları suçlayıp kenara çekilen ve gönlüne affetme ya da insanın bireysel hata yapabilme lüksünün de olduğunu yerleştiremeyen insanlardan uzak durulması gerektiği kanaatindeyim.

İyiliği ve sevgiyi yaymaya çalışan insanların bu kötü enerjinin içine çekilmemesi açısından güçlü olanların mücadele etmesi güzel; lakin kötülüğün de yayılmacı bir politikasının olduğu unutulmamalı. İnsanı mutsuz, toplumu rahatsız eden, evlerden ve gönüllerden huzuru alıp götüren her duygu hem günah hem de psikolojik bir sorundur. Her insan da bunun muhatabıdır. Her şeyde olduğu gibi bu da bir seçimdir; seçimlerimiz ise dünya-ahiret kaderimizdir.

İnsanı toptan değersizleştiren kategorize etme hastalığından kurtulmanın yollarına bakalım. Ekşi elma bana dokundu diye bütün elmalar kötü değildir.

Önceki İçerik
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ

2 YORUMLAR

  1. Yüreğinize elinize sağlık hocam.
    İnsan hep bir şeylere bürünüyor. Her büründüğü hali sahiplendiği yerde ise asıl sahibini unutunca sorun oluyor. Böylece insan ziyandadır ayeti ile haline bürünüyor. İnsani olan duygular iyisi ile kötüsüyle ağırlaşmaya başlıyor. Böylece kendine, topluma vs… uzak bir bireye dönüşüyor. Sorun ben dediğimiz yerde başlıyor.
    Hadîs-i şerîifte buyrulur:

    “Mü’minler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirle­rini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar.” (Buhârî, Edeb, 27; Müslim, Birr, 66) biz dememiz gerektiğine dair güzel bir hadis
    Dediğiniz gibi Allah her canlıya yaşam hakkı vermiş : insana, doğaya, hayvana …
    Şeytan kibirlendi ‘ben’ dedi ve kaybetti.

    Sevgilerimle.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SOSYAL MEDYA

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
4,338TakipçilerTakip Et
- Reklam -spot_img

Yeni İçerikler

Son Yorumlar

Nisa Gül Dağyar yorumladı İnsan Olmak
Birsen BİNGÖL yorumladı Dilden Kalbe Şükür
Başak koçoğlu yorumladı Dilden Kalbe Şükür
Ahmet PATIR yorumladı Nazarın İslam’daki Yeri