25 C
Bursa
8 Ekim 2024 Salı
spot_img

Şahit Olduk

Günlerdir bir ayet-i kerime kalbimi ürpertiyor. Tefsirlerden tekrar baktım, hakkında bir çok müfessirin videolarını izledim. Zor değil, apaçık bir ayet.

Yüce Rabbimiz Bakara 177. Ayeti kerime de; “İyilik; yüzünüzü doğuya veya batıya çevirmeniz değildir. iyilik; Allah’a, ahiret gününe, meleklere, Kitap’a, ve peygamberlere iman eden, seviyor olmasına rağmen malı yakınlara, yetimlere, miskinlere, yolda kalmış olana, ihtiyacı için isteyenlere ve kölelerin azat edilmesi için veren; namazı kılan, zekat veren, söz verdiklerinde sözlerini yerine getiren, darlıkta, hastalıkta ve savaşın kızıştığı anda sabreden kimselerin yaptıklarıdır. İşte bunlar sadık olanlardır. Takva sahibi de olanlar bunlardır.” buyuruyor.

Bu ayette geçen ‘birr’; salt iyilik anlamına gelen bu kelimeye müfessirler, “kalpte uyanan bir düşünce, bir duygu, bir eylem kültürü, bir davranış sistemi, Allah’ın onaylayacağı iyilikler, insan ruhunun erdemi, insanlığın değişmez doğruları, iman eden insanın mikyasları” gibi anlamlar vermişler.

En kapsayıcı tarifini ise Efendimizin (s.a.v.) şu hadis-i şerifinde görüyoruz; “Birr, ahlak güzelliğidir.” (Müslim, Birr/ 14-15)

‘Birr’ kelimesi, iyi olma ve iyilik etme hali olarak bize Kur’an’ın en kapsayıcı ayetiyle böyle sunulmuş. Adeta dinin bütünün bir özeti mahiyetindeki bu cümleyi, defalarca okuyup geçtik belki de.

İnsanlık tarihinin en zor zamanlarından birine şahitlik ederek, tarih sayfalarından acıyla geçiyoruz. İnsan olmuş ve insan kalmaya devam edebilmiş her bireyin kendi nefsinden başlayarak bir çok şeyi sorguladığı bir zaman diliminin şahidi olmak yüreğimizi derinden yaksa da bizler bu zalim ve kahredici Filistin davasının ve insanlık onurunun neresindeyiz?

Ne yaptık da acziyetin tepesinden aşağıya inemiyoruz. Bir Müslüman olarak buna nasıl bir dahlimiz olmuş olabilir?

Allah’ın ayetlerini ve sünnetleri nasıl okumalıydık?

Allah tasavvurumuz nasıl mesela? Nerede hatırlıyor ve yüce Yaratıcının hayatımızdaki müdahalesini ne kadar oturtuyoruz? Yoksa hayatımızdan bu müdahaleyi kolayca çıkardık mı? Çıkardıysak yerine hangi kuralları koyduk?

Ya ahiret tasavvurumuz? Kısacık dünya hayatının sonunda vereceğimiz bir hesap-kitap, her daim gözetilen bir varlık, kayda alınan ameller elimize verildiğinde ne yapacağımızın kaygısı, dünyalık hangi kaybımızın üzüntüsüyle denk mesela?

Meleklerin varlığını ne kadar tefekkür ettik? Her an yanımızda yüreğimiz kadar yakın ve kalbimizin tik-taklarından daha hızlı yazdıklarına, neyi nasıl yazdıklarına kulak verdik mi? El ne der, sorusunu kendimize sorduğumuzun zerresi kadar bu soruyu kendimize sorsak hayatımızda ne nasıl değişirdi, merak ediyorum?

Kitap, muhatabımız oldu mu, bir sosyal medya alışkanlığımızın az bir oranı kadar? Gün içinde konuşmalarımıza kaç ayet, kaç hadis koyuyoruz? Hangi günah çukurunun kenarından son anda aldı bir ayet bizi en son? İnsanın kullanma kılavuzu, Kur’an’dır, diye bir cümle okumuştum yıllar önce. Dilime pelesenk ettim sonra. Kılavuzsuz kalan insan bozulmaz mı? Ya hep yanlışsa kafası karışıp, şaşırmaz mı?

Psikolojinin temel argümanı; model insan. Peygamber, bize gönderilen ve elini tuttuğumuzda bizi cennete götürecek en güzel rol modelimiz. Hayatımızda ne kadar onun hayatından nüanslar var?

Manevi hayatımızı zenginleştirecek genel olarak soyut bu kavramlar inancımızın en temel kuralları. Eğer bunlara inandığımızı söylüyorsak bir de zahirinin olması lazım. Yani somut bir hale bürünmesi lazım.

Gönül dünyamızın zenginliği olan inancımz, asıl itibariyle de bir verme kültürüdür. Biz de ne varsa, güzellik adına, dünya adına, nimet adına, hep vermeye ayarlı olmalı.

Selam, tebessüm, sevgi, güven, ilim, mal, mülk, para. Ne varsa en yakından başlayarak. Müslümanın yaşadığı dünya da mazlum, aç, açık olmamalı. En sevdiğinden seve seve vermek. Gönülsüz, karşılıklı olmaz. Candan hep.

Tam da burada seyrettiğimiz mazlum dünya/ Filistin ciğerlerimizi yaksa da ne yapıyoruz onlar için? Günlerdir söylediğimiz boykot üzerindeki gözlemlerimi söylemeden geçemeyeceğim. “Bir benden mi olacak, ama bu deterjan iyi temizlemiyor ki, bizimkiler de iyisini üretselermiş, ben kola içmeden duramam bağımlılığım var, onu yemezsem ölürüm, bunu kullanmazsam yaşayamam…” gibi mazeretlerimiz, aynen üretmediğimiz silahlarımız, tohumlarımız, dışa bağımlılıklarımız kadar masum.

Neden üretmedik, neden çocuklarımız bilimsel gelişme, keşif, ilmi veriler üretmiyor? Niçin en çok ekran bağımlılığ, en çok telefon kullanımı, en çok dejenere olup, kültüründen kopma, en çok milletine, dinine, örfüne yabancılaşma bizde. Neden kitap okuma, çalışma azmi ve adanmışlık yok. Neden en dokunulmaz çocuklar, putlaştırılmış evler, eşyalar, bedenler gittikçe çoğalıyor?

Hikmeti nerde ne zaman kaybettik?!

Yaratana nankörlükle, namazı zekatı ve bunların künhünü kaybetiğimizde, ahdimize sadakati unuttuğumuzda, sözlerimizn arkasında durmadığımızda kaybettik irfanı, erdemi. Her şeyin sahibiymiş gibi davrandığımızda, merhameti kuşanmamız gerektiğinde, zulmü adaletle değiştiğimizde kaybettik. Kapımıza geleni boş çevirdiğimizde, bize verilen nimetleri kendimizden bildiğimizde kaybettik. Varlıkta şımardığımızda, yoklukta sabırsız isyan ettiğimizde, savaştan kaçtığımızda, konfora sığındığımızda, rahatlığın kollarında mışıl mışı uyuduğumuzda kaybettik. Her şeye söylendiğimizde, şikayet etmeyi, yerine daha güzelini koymak için çabalamayı bıraktığımızda kaybettik. Düşmanı dost bilip, dostu düşman seçtiğimizde, düşmanı hafife aldığımızda kaybettik. Tercihlerimizi nefsimize ve bencilliğimize kurban ettiğimizde kaybettik.

Yoldaki yolcu değil de, dünyanın asli unsuru olmayı seçtiğimizde kaybettik.

O yüzden yeryüzü kan gölü. O yüzden insanlar sevgisiz, merhametsiz, güçsüz.

Dünyanın en güzel insanlarını işlediğimiz günahlar yüzünden kaybettik. Gül yüzlü çocuklar, gencecik kadınlar ve delikanlılar dünyanın en mazlum coğrafyasında soldu. Yüreğimiz yangın yeri. Bu şahitlik bizi kıyamete kadar kıyamda tutmaya yetmeli.

Sadık ve Allah’tan hakkıyla korkan, kaliteli ruhlar oluşturmak için, yeniden yola revan olma vaktidir. Nereden başlayalım derseniz kendimizden ve çocuklarımızdan derim.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ

Anlamak

Şekva

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SOSYAL MEDYA

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
4,338TakipçilerTakip Et
- Reklam -spot_img

Yeni İçerikler

Son Yorumlar

Rıdvan kamar yorumladı Modern Dünyanın Gizli Düşmanı
Makbule ar yorumladı Yaşayan Şehitler
Neslihan yorumladı Yaşayan Şehitler
Mücahide yorumladı Yaşayan Şehitler