16 C
Bursa
13 Ekim 2024 Pazar
spot_img
Ana SayfaAhlakYalan ve Azap

Yalan ve Azap

Sabah uyanır uyanmaz iş sevinci kaplardı içini. Ruhunda yeni başlayan günün sevinci, içinde dolu dolu  yeni bir iş günü coşkusu vardı.

Yıllardır hep aynı duygularla uyanır işine koşardı. Erkenden gidip keyifle işine odaklanırdı. Ne kadar farklı işle iştigal etmişti. Bu kadar coşkulu bir işkolik olduğu halde çok uzun süre aynı işte kalamamıştı. “En fazla üç yıl” dedi, iş aradığı ekrandaki, firmaları okuyarak.

Her zaman yeni bir işe başladığında aynı duayı ederdi, “Allah’ım bana işimi, işyerimdekilere de beni sevdir, bana bir daha yeni iş aramayı ve oraya alışmayı yaşatma.”

Yine aynı şeyler olmuş ve yine ekranın başında iş bakınıyordu. İnsanların bu kadar vahşi, bu kadar zalim, bu kadar şeytan oldukları bir dünyada helal rızık için boğuşmak çok yıpratıcıydı.

Aynı işe emek veren insanların zerre ortak özelliklerinin olmaması, en ufak doğru benzerlerinin bulunmaması, farklı amaçlar ve hedeflerle çabalıyor olmaları çok acıydı.

Aynı güne içindeki kırıklar ve yaralarla başlayanla, hırs, gaflet, ihtirasla başlayan bir olur mu? İkisi içinde bu ortamda huzur bulunur mu?

Senin işin uğraşın rızık kapın ne olursa olsun onu kolay kılan yanındaki iş arkadaşların. Nasibine arkadaş değil de rakip düşerse yanarsın usul usul. Gözünün içine baka baka düşmeni dilemesini izlersin. Arkanı dönüp yürüyemezsin. En zoru da bir yalan fırtınasına şahit olup engelleyemezsin.

“İnsan hiçbir söz söylemez ki, yanında onu gözetleyen yazmaya hazır bir melek bulunmasın.” (Kaf Sûresi, 18. Ayet)

Günümüz hastalıklarının en büyüğü ve en önemsenmeyeni YALAN. Öyle sari ve öyle tehlikeli ki artık ne ayıp ne de günah sayılıyor. Bir söz vardır, küçük yalan söylersen yakalanırsın, büyük yalan söylersen yutturursun. Ne kadar büyükse yalanın o kadar kolay olur inananın.

“(O kullar), yalan yere şahitlik etmezler, boş sözlerle karşılaştıklarında vakar ile (oradan) geçip giderler.” (Furkan Sûresi, 72. Ayet)

Bir iş görüşmesinde uzun uzun nasıl usturuplu yalan söylenileceğinin dersi veriliyorsa ve bunlar yalan ama deyince evet bizim işimiz hızlı yalan söyleme işi, ne kadar hızlı ve inandırıcı yalan söylersen o kadar başarırsın deniliyorsa susmak gerekir. Ve hızla oradan uzaklaşmak.

“Vay haline, her yalancı ve günahkâr kişinin!” (Casiye Sûresi, 7. Ayet)

Ayetle yasaklanmış bir kötülük, bunun bakış açısı, niyeti, anlaşılıp hoş görülmesi, gösterilmesi mümkün değildir.

Yalan bozuk ayna gibidir, gerçeği değiştiremez ancak bozuk gösterir. Ne hikayeler yazarsın, inanırlar. Sustuğunda aynı kalmaya devam eder gerçeklerin, sadece karşında kandırdığını sandığın insanlara bozuk ve sahte bir renk cümbüşü vermişsindir ve uçuşur gider doğrunun çizgisinde.

“En büyük yalan, görmediği düşü gördüm diye kişinin gözlerine iftira etmesidir.” (Buhârî, Ta’bîr 45)

Kendi gözüne iftira etmek. Nasıl ince bir ayar.

Başka birinin yapmadığını bildiğin bir işin faili olduğunu iddia etmek…

“Kim bir hata işler veya bir günah kazanır da sonra onu bir suçsuzun üzerine atarsa, şüphesiz iftira etmiş, apaçık bir günah yüklenmiş olur.” (Nisa Sûresi, 112. Ayet)

Peki ya kendi dilinle olmayandan beyan vermen…

“Onların kalplerinde bir hastalık vardır. Allah da onların hastalığını çoğaltmıştır. Söylemekte oldukları yalanlar sebebiyle de onlar için elim bir azap vardır.” (Bakara Sûresi, 10. Ayet)

olmayacağını bildiğin bir işi dillendire dillendire vaad etmen nasıl bir azaba sürükler seni…

“Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz?” (Saff Sûresi, 2)

“Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük gazap gerektiren bir iştir.” (Saff Sûresi, 3. Ayet)

Rabbim kullarının doğru, temiz, iyi olmasını murad ediyor, birbirlerine hak geçirmemeleri için. Yalan seni kendi özündeki nimetlerden ve o nimetleri ihsan eden Rabbimden uzaklaştırır.

“Eğer yeryüzündekilerin çoğuna uyarsan seni Allah yolundan saptırırlar. Onlar ancak zanna uyuyorlar ve onlar sadece yalan uyduruyorlar.” (Enam Sûresi, 116. Ayet)

“Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönül, bunların hepsi ondan sorumludur.” (İsrâ Sûresi, 36. Ayet)

Hayat kısa, akıl aciz, insan fani, Rabbine sığınıp onun yardım ve inayetiyle kendi özünde kendi varlığını tamamlamalı, yasaklardan tiksinip, tavsiyelere sarılarak.

“Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve doğru söz söyleyin ki, Allah sizin işlerinizi düzeltsin ve günahlarınızı bağışlasın. Kim Allah’a ve Resûlüne itaat ederse, muhakkak büyük bir başarıya ulaşmıştır.” (Ahzâb Sûresi, 70- 71. Ayet)

Önce kendimize doğruyu söyleyip neyi istediği değil ne sebeple yaratıldığını anlatıp idrak ettirmeli. Sonrası zaten düz bir çizgide şavaşarak geçecek nefs ile…

Rabbim kolaylıklar versin…

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SOSYAL MEDYA

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
4,338TakipçilerTakip Et
- Reklam -spot_img

Yeni İçerikler

Son Yorumlar

Mücahide yorumladı Küçücük Yüreğim
Makbule Ar yorumladı Küçücük Yüreğim
Melik Köroğlu (salihi) yorumladı İslâmiyet’in Penceresinden Çocuklar
Rıdvan kamar yorumladı Modern Dünyanın Gizli Düşmanı